Vücut Yapısının Tasarımındaki Kusursuzluk Kıkırdak kuruyunca kayma yeteneği azalır. Uzun süreli susuzluğa dayanamayıp ölen ve kemiklerin birbiriyle temas ettikleri noktalar­da dökülen kıkırdak hücreleri, susuzluğu hissettiklerinde ağrıyla sinyal verirler. Eklemin normal ortamı baziktir, ama dehidrasyon­da asidik olur. Asitli ortam ağrıyı kaydeden sinir uçlarını uyarır. Bu tür ağrılar, kıkırdak suyunu kazanarak asit ve zehirli maddelerden temizlenene kadar düzenli olarak arttırılan su tüketimiyle tedavi edilir. Çoğu zaman ağrı eklemden ekleme geçer. Bazen vücudun diğer tarafındaki eklemlerde de eşzamanlı ağrılar olur, iki tip kro­nik ağrı vardır: Sinir sisteminin dışında üretilen ve beyinde üretilen ağrılar. Bölgesel ağrılar Aspirin ya da Tylenol gibi ağrı kesicilerle dindirilebilir, ama beyin düzeyindekiler dindirilemez. Her iki tür ağrı da yeterli su tüketimiyle giderilebilir. Kıkırdak, jelatinimsi canlı bir dokudur ve hücreleri bazik ortamı sever. Ortamdaki baz miktarı asidi temizlemek için eklemin içinde akan suyun miktarına bağlıdır. Tuz, kıkırdak hücrelerinin içindeki asidin onu taşıyacak suya geçmesine yardımcı olur. Bu değişmez bir süreçtir. Bunun etkili bir biçimde sürdürülmesi için iki öğeye gerek vardır: Su ve tuz. Yeterli tuz alımı ister kollarla bacaklarda ol­sun, ister omurgada olsun, artrit ağrısının önlenmesi için çok ge­reklidir. Serumdaki tuz, kıkırdağın içinden daha fazla su geçmesi için sıvı hacmini arttırır.
Zenginlerin ve Fakirlerin Ağrıları!!!
Tip literatüründe ki teyit edilmiş en eski ağrılar, çoğu zaman zengin ve fazla sağlıklı insanların hastalığı olarak bilinen podagra ya da gut ağrılarıdır. Hatta [bu ağrılar] romatizmadan bir kriter haline getirilimişti: Gut "tabiri caizise tamamen sıcak ülkelere saygı duyar, ne fakir halka ne de göçebe kabilelere ulaşır, ılımlı iklimlerin, medeni ülkelerin ve büyük kentlerin hastalığıdır. Romatizma ise bunun tersine tüm bölgelerde köylü hem tercihen zengin sınıflara yaşayanları hem de kalabalık yerleri etkiler. Biri tercihen saldıran aristokratik bir hastalıktır: iyi yemekler, entelektüel çalışmalar, hareketsizlik bu hastalığa ön ayak olur. Romatizma ise herkesi tehdit eder ve bir tercihi varsa o da zorlu, yorucu bir hayat yaşayan ve karşı koymak için onarıcı bir beslenme kaynağı olmayan mevsimlerin kötü havasına maruz kalan kişilerdir"
Reklam
Bipolar bozukluk nedir? İki uçlu mizaç bozukluğu (eski adıyla manik-depresif) adı ile de bilinen bipolar bozukluk, iki ayrı hastalık dönemiyle karakterize olur. Hasta manik döneminde aşırı heyecanlı ve taşkın bir ruh hali içindeyken, depresif döneminde çökkünlük içinde hisseder. Hastalık, alevlenme ve yatışma dönemleri de gösterir. Yatışma
OTOMATİK PORTAKAL [ ALINTILAR ]
“ Neden ‘iyiliğin kökeni‘ni incelemezler, araştırmazlar? Herkesin derdi ‘kötülük’ ya da ‘iblisliğin kökeni’. Eğer serseriler kötülük yapıyorsa bu onların tercih hakkı. Yani adamlar kötülüğü benimsemişler. İyiler de iyiliği… Ben kötülüğü yeğleyenler arasındayım. Yetke hiçbir zaman kötülüğe izin vermez ne yazık ki… İnsan kişiliği Koca Tanrı’nın en
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, AlexKitabı okudu
594 syf.
·
Puan vermedi
·
51 günde okudu
Orhan Pamuk kitaplarında karnıma ağrılar sokan koca bir yumak ve içinde ışıl ışıl parlayan bir ‘arzu demeti’ var ki insanı ya içine alıp boğuyor ya da tarifsiz bir okuma keyfi veriyor. Hangisinden nasibini aldığınız ruh halinize, durum, yer ve zamana göre değişiyor, yani biraz şans işi bence. Arzu demiştik… Bir bireyin bir başkası olma arzusu, bununla beraber bir kültürün, bir toplumun da bir başka kültüre, bir başka topluma dönüşme, gelişme, modernleşme arzusu.. İstanbul’un ilk müslüman tüccarlarından Cevdet Bey’in de bir arzusu var elbet. Küçük bir dükkanda başladığı işlerini büyütmek, zenginleşmek ve batılı anlamda modern bir aile kurmak. Fakat bu arzular bir yerde ‘kendini bulma’ ‘kendini gerçekleştirme’ yolunda izini kaybettiriyor. Bu defa karakter ve okuyucu bu Işıl Işıl demetten yoksun, karanlık bir yolda başbaşa kalıyor. İşin çileli yanı da burada başlıyor. Bunca iç sıkıntısı, buhran, sorular, sorular, sorular… Cevdet Bey, oğulları Osman ve Refik ve Refik’in oğlu Ahmet. Meşrutiyet döneminden başlayıp 70’li yıllara kadar uzanan bir aile hikayesi, bir dönem romanı. Elimde bu kadar sürünmesini kendi karanlığımda çok oyalanmama veriyor, huzurlarınızdan ayrılıyorum. İlgilisine tavsiyedir.
Cevdet Bey ve Oğulları
Cevdet Bey ve OğullarıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20236bin okunma
Sosyal medyada severek takip ettiğim, paylaşımlarından son derece faydalandığım içerik üreticisi bir öğretmen arkadaşın bahsettiği bir kavram vardı ‘zamanı esnetmek’ Yoğun geçen günlerde kendimize daha fazla zaman ayırarak ya da yapmak istediğimiz bir şey için vakit oluşturarak aslında zamanı esnetmiş oluyoruz. Şu an çakılı kaldığım bu yatakta o kadar boş zamanım var ki zamanı esnetmeme bile gerek yok. Şiir, dua ezberleyebilirim, okumak için yarım bıraktığım kitaplarımı tamamlayabilirim, sevdiğim dizi,filmleri izleyebilirim veyahut yazabilirim… Zaman tamamen bana ait şu anda… Ancak bunların hiçbirini yapmıyorum. Buna atalet mi denir, tembellik mi bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var canım acıyor ve bu ağrılar geçmek bilmiyor!
Reklam
491 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.