Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seyircilerimle aramdaki, zaman zaman yanlış anlamaların ağır bastığı ilişkimi açıklığa kavuşturmak için özellikle tipik bir-iki mektubu örnek göstermek istiyorum. Leningrad'dan inşaat mühendisi bir kadın, bana şöyle yazmıştı örneğin: Filminiz Ayna'yı izledim. Hem de sonuna kadar. Oysa biraz olsun bir şeyler anlayabilmek, filmdeki kişileri, olayları, anıları bir şekilde birbirine bağlayabilmek için samimiyetle kendimi zorlamaktan daha ilk yarım saatte başıma ağrılar girmişti... Biz zavallı seyirciler iyi, kötü, hatta genelde çok kötü filmler izleriz; bazen vasat da olabilirler, bazen de tam anlamıyla sıra dışı. Bir biçimde hepsini de anlamak mümkün. Onları ya beğenirsiniz ya da burun kıvırır, unutup gidersiniz. Ama ya bu?...
Acı Ağrılar!
Anladım çok suçluyum , kendime geldim Ya Rabb! Mahşer günü gösterme, lütfunla bize azap. Dinimizin askeriyim, vatanımın bekçisi. Gösterme artık bize, firavunlar elçisi. Geç kaldım affet Rabbim, kendimi yeni buldum. Ölsem de bu yoldayım, mazimden pişman oldum.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Bazı gizli hastalıklar vardır. İnsan onların nerede, nasıl başladığını tayin edemez. Yaralar öyle ince ve naziktir ki müphem, leziz heyecanlara benzer tesemmümleri(zehirlenmeleri) yeni başlayan sarhoşluklar gibi tatlı ve neşelidir; ağrılar yeri bilinmeyecek kadar sağır ve müphemdir. Zaman zaman vücudun derinliklerinden boğuk, müpem şikayetler gelir. İçin için yiyip bitiren hastalığın bundan başka alameti yoktur. Benim Lamia'ya olan aşkım işte bu neviden bir hastalık.
Sayfa 331Kitabı okudu
Somatoform rahatsızlıklar, bireyin hbbi bir durumla açık­lanamayan gerçek fiziksel şikayetlerden yakındığı bir tür ruhsal bozukluktur. Bir rahatsızlığa somatoform bozukluk tanısı konulabilmesi için belli kriterler vardır: 1. Fiziksel semptomlar, bir hbbi durumun, ilaç kullanı­ mının ya da başka bir ruhsal rahatsızlığın sonucu ola­ maz. 2. Tanı,
Sayfa 311Kitabı okudu
Bazı gizli hastalıklar vardır. İnsan onların nerede, nasıl başladığını tâyin edemez. Yaralar öyle ince ve naziktir ki müphem, leziz heyecanlara benzer tesemmümleri yeni başlayan sarhoşluklar gibi tatlı ve neşelidir; ağrılar yeri bilinmeyecek kadar sağır ve müphemdir. Zaman zaman vücudun derinliklerinden boğuk, müphem şikâyetler gelir. İçin için yiyip bitiren hastalığın bundan başka âlameti yoktur. Benim Lâmia'ya olan aşkım işte bu neviden bir hastalık...
Sayfa 331 - İnkılap, KenanKitabı okudu
"Nuh ben bu kızı geri vermek istiyorum, dokunmadan verirsem sorun da olmaz diye düşündüm şimdi yürürken, bana yardım et. Hamur falan değil bu, yoğrulacak şekil alacak bir şeyi yok. Toprakaltı bu. İnan ki öyle. Hamurunu İonyalılar yoğurmuş, pişirmiş. Sen biliyorsun zaten. Üstünden ne geçse, hangi devir gelse, bu bir insan klasiği, bir toprak testi, bu ha müzede ha sokakta değişmez bir şey. Benim buna şekil vereceğim zannı dünyayı güldürür inan bana. Şu an geçmiş gelecek bana gülüyordur. Dünyanın karnına ağrılar giriyordur. Bunu ancak ilk yoğuran değiştirebilir ya da kırıp un ufak edip atabilir o kadar,"
Sayfa 32 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Tüm kalbimle dilerim ki…” dedi bir arkadaşımız, “…bu ilişki iyi bir sonla biter. Ya da hiç bitmez, çünkü biterse resmen yere çakılacak ve bu bir felaket olabilir. Ayrılırlarsa hastalanıp korkunç ağrılar çekmesi, renginin solması, suskunlaşması ve yaralı hatta ölü bir hal alması işten bile değil.
Sayfa 26
Hafifçe başını salladı. “Evet, öyle yaptın” dedi. “Sen söndürdün. Yerde su vardı, bir de kova.” Kütüphaneci bunu inkâr etmedi. “Kitapların bu kadar kolay alev alacağını sanmazdım. Yoksa bir parça gazete mi aldılar veya katalog ya da eski bir dosya? Belli ki yanıcı bir şey almışlardı. Bütün o duman, korkunçtu. İçeri girdiğim anda boğulur gibi
Həqiqətən tibbdən uzaq insanlar bu məsələlərdə fantastik cahil olurlar.
"tıptan hiç anlamayan ve bu tıp ilmini fen bilimlerinin bir kolundan ziyade bir büyücülük türü olarak gören diğerleri, gidip cadı doktora danışan barbar yerliler gibi, çektikleri ağrılar için ısrarla benim fikrime danışıyorlardı. Bu konudaki bilgisizlikleri acıklı olduğu kadar şaşırtıcıydı da. Henry belki de sık sık rahatsızlandığı için diğerlerinden daha fazla bilgi sahibiydi ama o bile salgı bezleri ya da dalakla ilgili saçma sapan bir şey sorup beni şoka sokabiliyordu bazen."
Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Ölüm, tıp ...
Ölüm herkes için olağan ve beklenen bir son ise insanları ölmekten alıkoymak neden ? Bir tüccar veya bir memur, beş on yıl daha fazla yaşayıp da ne olacak? Tıbbın amacını, ilaçların yardımıyla acı ve ağrıları dindirmek olarak göreceksek eğer, o zaman ister istemez şu soru geliyor akla: Acıları ve ağrıları neden dindiriyoruz ? Birincisi, acı çekmenin insanı kemale erdirdiği söylenir; ikincisi ise, insanlık gerçekten de acılarını hap ve damla yardımıyla hafifletmeye alıştığı taktirde, onu bu zamana kadar türlü belalardan koruyan, hatta ona mutluluk bahşeden dini ve felsefeyi tamamıyla bir kenara atacaktır. Puşkin ölmeden önce dehşet bir eziyet çekmişti, zavallı heine birkaç yıl felçli halde yattı; Andrey Yefımiç ya da Matryona Savişna gibi amaçsızca yaşayan insanlar neden hastalanmasındı ki, çekilen acı ve ağrılar da olmasa hayatları bütünüyle boş ve amiplerinkine benzer halde olmaz mıydı ?
Sayfa 28
248 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.