Ölüm, tıp ...
Ölüm herkes için olağan ve beklenen bir son ise insanları ölmekten alıkoymak neden ? Bir tüccar veya bir memur, beş on yıl daha fazla yaşayıp da ne olacak? Tıbbın amacını, ilaçların yardımıyla acı ve ağrıları dindirmek olarak göreceksek eğer, o zaman ister istemez şu soru geliyor akla: Acıları ve ağrıları neden dindiriyoruz ? Birincisi, acı çekmenin insanı kemale erdirdiği söylenir; ikincisi ise, insanlık gerçekten de acılarını hap ve damla yardımıyla hafifletmeye alıştığı taktirde, onu bu zamana kadar türlü belalardan koruyan, hatta ona mutluluk bahşeden dini ve felsefeyi tamamıyla bir kenara atacaktır. Puşkin ölmeden önce dehşet bir eziyet çekmişti, zavallı heine birkaç yıl felçli halde yattı; Andrey Yefımiç ya da Matryona Savişna gibi amaçsızca yaşayan insanlar neden hastalanmasındı ki, çekilen acı ve ağrılar da olmasa hayatları bütünüyle boş ve amiplerinkine benzer halde olmaz mıydı ?
Sayfa 28
Düşünme, hareket, mücadele, sorumluluk gerektirecek her soruyu teskin ve güdük bırakacak meselleri, uzun yolları kısaltacak kestirme yolları, ağrılar kesecek geleneksel eczaları vardı büyüklerin. Büyümüş ve bu yaşa gelmiş olmalarını sorulara bir cevap olarak görürlerdi. Sanki herhangi bir soru sormadan yaşamışlardı, bütün hal ve tavırlarıyla, Allah’ın hikmetinden olmaz’ın içinde yaşamak ve herkesi de orada yaşatmak istiyorlardı. Büyüklük, sadece bedenin değil, bilmenin de cesametiydi. Bedenlerinden önce düşünceleri yaşlanmıştı üstelik. Yaşların kıymetini kendinden menkul bir niteliğe süründüren tavırlarıyla çatışmamak elde değildi. Soru sormanın kıyısına kör topal ulaşmayı, kendini beylik olanın, umumiyetin, bir yaftanın içinden çekip toplamayı göze alanları zorlu seçenekler bekliyordu. Ya yolu yürümeye devam edip ayıplamadan kovulmaya kadar giden uzun boylu bedeli göze alacak ya da başkalarının önceden ısıttığı mindere gönül indirerek usulca oturup kendini bulma imkanını berhava edeceklerdi. Babam kendisine içinde bir yol bulma feraseti barındıran sorular sormayı göze alanı takdir ve teşvik etmekten erken caydı. Eskiden soruların karşısında coşku ışıllayan gözleri sonradan kaygıdan koyulaşır oldu.
Sayfa 87 - Everest Yayınları
Reklam
Her yerim ağrıyordu. Bu ağrılar beni bir süre hayata bağladı. Ağrıyı hissettikçe vücudumun farkına varıyordum. Bir bedenim olduğunu ancak bu şekilde anlayabiliyordum. Peki ya ruhum? Hatıralarım... Hatırladığım şeyleri kaybetmemek için aklıma gelenlere sıkı sıkı sarılıyordum.
Sayfa 186 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bu dört olumsuz duygu, fiziksel boyutta da ortaya çıkıyor. "Kırgınlık" (gücenme, darılma, öfke) uzun zaman içte tutulduğunda bedeni yemeye başlıyor ve kanser dediğimiz hastalığa neden oluyor. Sürekli kendimizi ya da başkalarını eleştirmek, "yargılamak" romatizmanın kaynağı. "Suçluluk" duygusu daima ceza arar ve bu ceza da ağrılar yaratır. "Korku" ve gerginlik, kellik, ülser, hatta ayak ağrılarına neden oluyor.
Yemek masasında bir tartışma çıktığında neden karnımıza ağrılar girdiğini hiç merak ettiniz mi? Kendinizi kötü hissettiğinizde, sindirim sisteminizde normal şartlarda olması gerektiği kadar kan akışı olmaz. Limbik siste­minizin olası bir donma-kaçma-savaşma tepkisine yönelmesi' nedeniyle kanınız nasıl teninizden uzaklaşarak kaslarınıza yöneliyorsa, normalde sindirim sisteminize gitmesi gereken kan da tedirginlik verici bir durum yaşandığında kalbinize ve uzuvlarınızdaki kaslara (özellikle de bacaklara) sevk edilir. Karnınızın ağrıması, limbik sisteminizin yaşadığı uyarılma­nın bir belirtisidir. Bir dahaki sefere yemek masasında bir tartışma çıktı­ğında, hissettiğiniz rahatsızlığa yönelik olarak gelişen limbik. tepkimeyi tanımlayabilirsiniz. Ebeveynleri masada kavga eden bir çocuk genellikle yemeğini bitiremez; limbik sistemi gerektiğinde kaçabilmek için hem bes­lenme hem de sindirim sistemini bir anlamda devre dışı bırakır .Travmatık bir deneyim sonrasında ne çok insanda kusma tepkisinin görüldüğü de bu noktada önemli bir ayrıntıdır. Kısacası, acil durumlarda bedenimiz sindirim için zaman olmadığını söylemektedir - bedeninizin gösterdiği tepkinin nedeni üstlenilen görev yükünü azaltarak kaçmak ya da fiziksel bir çatışma için hazırlanmaktır...
Sayfa 130 - Joe NavarroKitabı okudu
Vücut Yapısının Tasarımındaki Kusursuzluk Kıkırdak kuruyunca kayma yeteneği azalır. Uzun süreli susuzluğa dayanamayıp ölen ve kemiklerin birbiriyle temas ettikleri noktalar­da dökülen kıkırdak hücreleri, susuzluğu hissettiklerinde ağrıyla sinyal verirler. Eklemin normal ortamı baziktir, ama dehidrasyon­da asidik olur. Asitli ortam ağrıyı kaydeden sinir uçlarını uyarır. Bu tür ağrılar, kıkırdak suyunu kazanarak asit ve zehirli maddelerden temizlenene kadar düzenli olarak arttırılan su tüketimiyle tedavi edilir. Çoğu zaman ağrı eklemden ekleme geçer. Bazen vücudun diğer tarafındaki eklemlerde de eşzamanlı ağrılar olur, iki tip kro­nik ağrı vardır: Sinir sisteminin dışında üretilen ve beyinde üretilen ağrılar. Bölgesel ağrılar Aspirin ya da Tylenol gibi ağrı kesicilerle dindirilebilir, ama beyin düzeyindekiler dindirilemez. Her iki tür ağrı da yeterli su tüketimiyle giderilebilir. Kıkırdak, jelatinimsi canlı bir dokudur ve hücreleri bazik ortamı sever. Ortamdaki baz miktarı asidi temizlemek için eklemin içinde akan suyun miktarına bağlıdır. Tuz, kıkırdak hücrelerinin içindeki asidin onu taşıyacak suya geçmesine yardımcı olur. Bu değişmez bir süreçtir. Bunun etkili bir biçimde sürdürülmesi için iki öğeye gerek vardır: Su ve tuz. Yeterli tuz alımı ister kollarla bacaklarda ol­sun, ister omurgada olsun, artrit ağrısının önlenmesi için çok ge­reklidir. Serumdaki tuz, kıkırdağın içinden daha fazla su geçmesi için sıvı hacmini arttırır.
Reklam
208 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.