Felsefenin başlangıç noktası budur; insanın muhakeme yetisinin düzeyinin farkında olması. Çünkü eğer insan bu yetisinin zayıf olduğunu bilirse, zor konulara girmez. Oysa insanlar daha ufak bir lokmayı bile yutamazken, ciltler dolusu kitabı yalayıp yutmaya kalkışıyorlar. Sonra da yuttuklarını kusuyor ya da hazımsızlık çekiyor, ağrılar ve sancılar içinde kıvranıyorlar.
Sayfa 91 - inkılapKitabı okudu
Couvade Sendromu
Hamilelik sürecinin koşullarından etkilenen baba adayları, bazen eşlerinin yaşadığı gebelik belirtilerini, yani fiziksel ve duygusal değişimleri doğrudan hissedebilirler. Baba adayında aşerme, mide bulantısı, baş dönmesi, bacak ve belde ağrılar, yorgunluk gibi belirtiler görülebilir. Tıp dilinde bu duruma Couvade Sendromu' denir. Hamileliğin 3. ayına doğru ya da doğumun yaklaştığı dönemde, baba adaylarının yaklaşık % 10 ile % 65'inde Couvade Sendromu görülebilmektedir. Anne adayıyla özdeşleşme isteği, kıskançlık, baba olmaktan ve eşinin duygularının değişmesinden endişe etmek, eko nomik nedenlerden kaynaklanan stres gibi etkenler, baba adayının eşinin yaşadıklarına benzer belirtiler göstermesine neden olabilir. Bu sendromu yaşayan baba adayı için, eşini dışarıdan gözlemlemek yerine onunla birlikte bu süreci yaşamaya çalışması çözüm olabilir. Bununla birlikte hamilelik süreci ve bebek bakımı ile ilgili kitaplar okumak, bilgi sahibi olmak da tavsiye edilebilir.
Sayfa 143
Reklam
128 DİKİŞLİ ŞİİR İlk defa bu kadar sağlam yazıyorum. Haç şeklinde 128 dikişle. Galiba ahbap artık sana ulaşacağım. Yeteneğim geri geldi, göreceksin artık kutsal dizeler yazacağım. Hiç yapmadığım şeyler yapıyorum ahbap Maç seyrediyor ve devamlı topa bakıyorum Telepati yapıyorum. Hey ahbap ben arada bir fikir buluyorum Kuşlar için küçük şemsiyeler
Gitmek. Bir hançeri inceltip Okyanusa daldırmak isteği Ya da düşebilmek atlasların Dışına ki ey kalbim Yalnızsın bu yolculukta da Gitmek. O kaos duygusu, aklın Sarsıntılarla yorgun düşüşü Bilincin kamaşması belki de. Rehin bırakılacak bir şey yok Unuttuklarından başka. Gitmek. Bir büyü gibi saran Ağrılar yumağı, kışkırtılmış Düşlerdir ki sen şimdi Esirgeme kendini kalbim Kederin o derin yalnızlığından
Sayfa 68
Nasıl ki okumayı, bir mesleği icra etmeyi öğreniyor isek, her şeyde ve her daim Tanrı'ya teslim olan kainatı da öğreniriz. Bu süreç çıraklık gibidir. Her çırak gibi çok çaba harcamaya ve zamana ihtiyaç duyarız. Sonunda ehil olmuş kişiler için ise olaylar ve şeyler arasında bir fark yoktur, okumayı bilen için aynı cümlenin kırmızı yahut mavi mürekkeple yazılanın da bir fark olmadığı gibi. Çıraklığı biten için her şey kutsal ve sonsuz bir hoşluğa sahip sözün akis etmesidir. Yani artık onun için acı yoktur. Istırap ve ağrılar yalnızca bazı vakaların farklı renkte mürekkeplerle renklendirilmesidir. Okumayı bilmeyen için, bir cümlenin hangi renkte yazıldığı önem arz etse de okuryazar olan bununla ilgilenmeyecektir. Bir çırak yaralandığında yahut yorgunluktan şikayet ettiğinde, işçiler ve köylüler ona şu güzel sözü söyler: "Mesleğin şimdi vücudunda yer etmeye başlıyor." Bizler de her acıyı hissedip, ıstırap çektiğimizde, esasen hakikatin, dünyanın nizamının, Tanrı'ya itaatin vücudumuzda yer etmeye başladığını söyleyebiliriz.
Sayfa 42 - Ketebe, 1. Baskı (E-Kitap)Kitabı okudu
"Dedim ya şiir yazıyor, şiir yazıyor, boru değil. Senin şiir yazdığın var mı? Yalnız yazılanı güldür güldür okursunuz. Ben gördüm nasıl yapıldığını bu işin, bahçıvanlıktan beter bir şey turfanda sebze yetiştirmekten bile zor. Şiir yazarken dikkat ettin mi Celâl'e, her seferinde sanki herif on beş yaşında kız olmuş da kıvrana kıvrana kemikleri açılıp çatırdayarak ağrılar içinde çocuk doğuruyor, sanki her seferinde dünyayı yaratıyor yeniden."
Reklam
207 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.