Mevlana ve Şems arasındaki o aşkı anlatabilecek bir kitap olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Özellikle bu aşkın tanımında bana yardımcı olması için başladığım bu kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Kapağında yazdığı kadar yokmuş. İyi ki çok da büyük beklentilerle başlamamışım.
Kitaptaki olayları Mevlana'nın ağzından okuyoruz. Beni en çok rahatsız eden de bu. Yazar, Mevlana olmaya çalışmış ama tabii ki olamamış. Mevlana'ymış gibi öğütler vermiş, görüşlerini sunmuş. Bu yüzden yarım bırakmayı bile düşündüm.
Kitap bir serinin 2. kitabı. Seri kitabı olmasından kaynaklı eksiklikler elbette olur ama madem ki bu kitap Mevlana'nın ağzından yazılmış; bu eksik olaylarda Mevlana'nın tepkilerine, duygularına yer verilmeliydi.
Şems nasıl öldü? Şems ve Kimya nasıl evlendi? Kimya nasıl öldü? Alaeddin'e ne oldu? gibi soruların cevabını alamıyoruz.
Olaylardaki eksiklikler dışında, yazarın Mevlana olmaya çalışmasından ortaya çıkan eksiklikler de vardı. Düşünceler arasında kopukluklar vardı.
Kitabın Mevlana'nın çocukluğundan itibaren anlatması, evliliklerine, ailesine, Konya'ya gelmesine de değinmesi; olayların Şems'le başlamaması güzeldi.
Kitabın ilahi bakış açısıyla yazılmasını tercih ederdim. Kitaptaki olayların ne kadarının kurgu olduğunu tahmin etmekte zorlandım. Özellikle o sayfalarca mektuplar... Okurken de sıkıldım. Tek günde, 2 günde bitirebilecekken biraz elimde süründü.
Yazarın başka kitaplarını okur muyum bilmiyorum ama Mevlana ve Şems ile ilgili kitaplarını okuyacağımı kesinlikle düşünmüyorum.