Sözünü yalın söylüyor, herkesi ağzına baktırtıyor. “Dört kapı, dört inanç için açılır,” diyor. Dört kapıdan kastı, şeriat, yani İslam dini, sonra tarikat yani şeyhe bağlanmak, sonra marifet yani Tanrı bilgisi ve nihayet hakikat yani Tanrı’yı tanımak, O’nunla olmak. Dört inançtan kastı ise ibadet, niyaz, adak ve vuslat. .. İnsaniyet vasfında olgunluk, insan sevgisi, müsamaha, adalet, özgürlük düsturlarına önem veriyor; görünüşe değil öze, dıştan ziyade içe yönelmeyi tavsiye ediyor. “İnsan kendini bilmeli,” diyor ve “kendini bilen Rabbini bilir,” diye de ilave ediyor. “Kendini bilen insan elbette kendini sever, kendini seven ise Tanrı’yı sever, Tanrı sevgisinin kapısı Ali’yi sevmektir,” diyor. Sonra devam ediyor, “Kapı alidir, bu yüzden kapı eşiğine basılmaz. Dervişlerimiz arasında huzura girerken eşiğe basanını gören var mı hiç?” diye soruyor, “Evren-Tanrı-insan” birliğinden bahsediyor, insanın Tanrısal niteliklerle donatıldığını söylüyor. Herkesin kardeş olduğunu, barış içinde yaşamak gerektiğini sık sık vurguluyor.