Peki bu içimiz ne olacak üstadım? Hani kimsenin canı acımasın diye, bizden başka kimse üzülmesin diye doldurduğumuz içimiz? Dosttan, yârdan dertleri alıp alıp, uçan kuşun önünden rüzgârı çektiğimiz, sabahları ektiğimiz, geceleri biçtiğimiz, her maviden pay çıkartıp karanlığa ittiğimiz, gönülden dile düşmeyen, beslemeden büyüyüp giden gülmeye aşık gözyaşı gibi, ölüp ölüp dirilen içimiz, ne olacak üstadım? Şu insan yüklü kalbimiz, hüzne sevdalı bu içimiz ne olacak?