Kraliçenin Pireleri - Tarık Tufan
Bir sabah uyandığınızda Tanrısını yitirmiş bir kentte yayılan şeytan uğultuları, kulaklarınızı patlatırcasına dolar şirket odalarınıza. Son ayet, hesap tablolarının ve istatistiklerin arasında kaybolmuştur. Söylenecek son duaların unutkanlığı yakar vücudunuzu. Terleten bir titreyişi engelleyemez fiyakalı takım elbiseleriniz...
Kendi ölümüne dahi geç kalmış zavallı bir ruhun acısı düşer payına.(s: 8-9)
Ölüm hep erken gitmektir.
Hep erken bitirmek elde kalan ne varsa.
Oysa haziran ölümleri bir daha asla bitirmemek.
Hep yarım kalmış heveslerdir, ayaklarımızı ağırlaştıran. (s:71)
Yaşıyorsak sonrası hep var.
Yaşıyorsak hayata en anlamlı cümleleri söyleyebilme şansı hep var. Geri dönebilme ve yeniden başlama şansı. En önemlisi de bu hep yeniden başlama şansı. (s:89)
Şehrin ucuz senaryolarında, üçüncü sınıf ölümler düşecek payınıza. Bir haber ajansının masasında kayda değmez ölümlerle çöpe düşecek haberiniz.
Henüz hayata doymadan gideceksiniz.
Gencecik gideceksiniz.
Gözünüz arkada gideceksiniz.
Aniden gideceksiniz.
Daha dün bir şeyciğiniz yokken gideceksiniz ve kuyruklarda bir kişilik yer açılacak. Baylar ve bayanlar bir adım daha ilerleyecek.
RŞehir sadece bir adım fazladan atacak gidişinizle.
Bir adımlık anlam taşıdığınızı fark edeceksiniz. (s: 160)
(Profil Yayıncılık, 188 sayfa)
Ve yenik; "keşke"li cümleler gibi...Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı...Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, "keşke" onun güzüne denk gelir.
Öğle Saati
Dökülen yemişlerin sessizliği
Güz aydınlığı
Uzakta bir çıkrık öğleyi böler ikiye
Renkler kendini dener otla, kabukla, bulutla
değiştirir gömleğini arklardan gelen sular
uykusu yarım kalmış tenha kuyularda
eteklerinde ufkun çizgisi
geçen yıldan bu yana ne kadar uzadığını
ölçer kır
birbirlerinin gölgesinde uzayıp