Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi çağırırız gelir deniz, ya da ben giderim nehirler boyu. İçimde fersah fersah uzak bir liman, ıssızlığın dalgaları yalar zihnimi. Belki benim her güzel şeyi berbat eden.... Güneşli bulutsuz bir günde, yukarıya kaldırsam, yıldız yağar yüzüme, sanki biraz daha baksam....gökyüzü çatlayacak Ne zaman bir adım atsam, şehir halı gibi kayar ayağımın altından. sanki biraz daha koşsam.... aynı yere varacak . ellerimin üzeri sancı ,büyük hüneri : kendi kendine yarınlar devşirmek. sanki bin yıl daha yaşasam.... her gün ,bugün olacak
Gelmemek bu kadar mı zahmetli yürüdüğüm yollar yanında Sebebini bilmediğim sorular dolaşır satır başlarımda Tövbesiz geçen bir güne başlamanın arzusu Gözlerime taşlar döşer masumca Serbest bir radikal tahribatı kaşlarımın çatıklığı Gülmenin sevabına ekliyorum çalakalem bir yalnızlığı Kol gezen hain zaman her zamanki gibi cüretkar Sitem döşediğim yarınlar kadar yalnızım şimdi ... 6/5/2024 Pınar PEKĞÖZ
Reklam
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler. Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
"Çok sahiplenmeden yaşamak lazım belkide hayatı... Kendimizin bile sahibi değilken. Çokta bağlanmamak lazım sahibi olmadığımız hiç bir şeye ve hiçbir kimseye... Her an avcumuzda yok olacak bir kelebek gibi... Hem de her zaman bizimle kalacakmış gibi. Yarınlar hep var olacakmış Hem de hiç yarın yokmuş gibi yaşamak lazım hayatı... Ucundan tutarak kenarindan köşesinden... Ama yüreğimizin en derininden yaşamak lazım... Eksik kalmadan iyilikten sevgiden..."
Özetin özetininin özeti marty...
Bundan böyle az uyku, az yemek, 6 saat kafi... denendi, onaylandı, çalışıyor... Martin sonra daha da fazla çalışmaya karar vermişti. İlk hedefi daha da fazla okumaktı. Martin bunun için en sevdiği şeylerden dahi taviz verecekti. Martin biliyordu ki fedakarlık olmadan başarı gelmiyordu. Martin bazı hobilerini bir süreliğine ikinci plana koyup
Ne kadar oldu sen olmayalı Zaman sen olmayınca geçmiyor.. Yıl olmuş gibi yarınlar Mazi mi oldu şimdi bütün anılar..
Reklam
Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma enne, Ağlama. Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim Şafak beklerdim Uzarken ellerim
Her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşıyorum. Bu cümle bir kanser hastasının düşüncesine benzese de en sağlıklı insan için de aynı şey geçerli. Her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşıyorum. Hayatına yön veren tüm fikirleri düşün, gördüğün tüm yüzleri düşün, en sevdiğin tabloları düşün, sevdiklerini düşün. Her geçen gün her şeyin biraz daha yaşlanıp dağılmasına şahit oluyorsun. Küçük bir çocukken filmlerine hayranlık duyduğun adam şu an yaşıyor mu? Peki ne hâlde? Sana öğüt veren yaşlıları düşün. Her geçen gün hücre ölümüne karşı koyamadıkları için biraz daha ölüyorlar. Kabul etmelisin ki az önce şu andan daha gençtin. Yarın sabah daha yaşlı uyanacaksın. O zaman tüm bu telaş ne? Ne için çabalıyorsun? Bilim adamlarının ölümsüzlüğü senin için aradığını mi düşünüyorsun? Sen geleceğin mazotusun. Sen yarınların gübresisin. O zaman tüm bu telaş ne için. Yok olacaksın. Bunu kabul etmeli anı biriktirmeye odaklanmalısın. Konumunu, statünü, adının önüne gelen unvanı boş ver. Bir süre sonra süslü mezar taşlarının altındaki kemiklerden ibaret olacaksın. Ölümü unutmaya neden ihtiyaç duyasın? Neden hiç ölmeyecek gibi yarınlar yaratmaya çalışıyorsun? Neden ölümü hatirlama fikri seni rahatsız ediyor? Öleceksin. Sen yarının yok olanısın.
●●● Ne yazsam eksik kalacaktı. Ne yazsam burada eğreti duracaktı.. birşeyler yazmadım, yazamadım. Ruhum kaç zamandır yerinde değil. Bu adeta yok gibi yaşamak,hayatı yeniden etraflıca sorgulamak. Ne hissediyorum diye içime dönünce gördüğüm yalnızca derin bir sızı... Ruhum titrek eli ayağı birbirine dolanmış. Kalleşçe, ahlakı olmayan bir savaşın
Geçen sene bu saatlerde Hatay’da askerliğimin ilk gecesiydi. Uyurken 6 ayın nasıl geçeceğini düşünmüştüm , yarınımın olup olmayacağını bilmeden . Depremin gerçekleştiği an var ya o an , ölüp ölmeyeceğini bilmediğin belki de o 40-50 saniye , hayatın en kötü üzüntüsünü derdini bile sana unutturan o kısacık zaman , aslında kırgınlıkların , küslüklerin , ayrılıkların , planların , ertelediklerin ya da geç kaldıklarını düşündüklerin şeylerin telafisi olup olmayacağını bilmediğin o kısacık zaman . İnsanların çığlığının bir dalga gibi sarstığı o kısacık zaman . Bu kısacık zamanda insanların aklındaki tek bir şey “bir şans daha “ . Bu şans kırdıklarına bir özür için , bu şans ertelediklerini yapmak için, bu şans küslükleri düzeltmek için, bu şans sevdiğine sevdiğini bir kere daha söylebilmek için, bu şans hakikate yönelmek için, bu şans bir sevdiğini arayıp sesini duymak için, bu şans pişman olduğun şeyleri dile getirmek için…. Kırmayın , ertelemeyin, gurur yapmayın , inat etmeyin.. Düzeltin , sevin , sahiplenin ve iyi ki deyin. Yarınlar geç olmakla meşhur.
Reklam
Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Eğer siz ALLAH'a hakkı ile tevekkül etseniz kuşlar gibi rızıklanırdınız. Onlar aç gider, tok dönerler.” Hayatlarımıza, dönüp baktığımız da bir kuş kadar olamadığımız. Gerçeği ile karşılaşırız. Utanır mıyız bu durumdan dersiniz ?! SANMAM. Er- Rezzak olan Rabbimiz varken, böyle bir ALLAH’a iman ettiğimizi iddia ederken ve aynı zaman da yarınlar için deli gibi kaygı duyarken. Yalancı olmuyor muyuz? Ben o kadar sıkıldım ki. Sözlere; ekonomik durum diye başlanmasından. Bir eli yağda, diğeri bal da olan insanların. Koro halinde hep bir ağızdan “yok, yok, yok” diye tekrarlanmasından. Ben, o kadar sıkıldım ki “Bana şükredin size olan nimetimi arttırayım” diyen Rabbimizin buyruğunun aksine, şükretmeyi akıllarına bile getirmeyip, sürekli şikayet eden insanlarla karşılaşmaktan. Yanı başındaki,imtihanı ağır olan kardeşine ibret nazarıyla bakmayıp, çocuk gibi mızmızlananlardan. İkâz ettiğinde zeytinyağ gibi üstte çıkanlardan. Oysa Efendimiz ﷺ “Âhiret konusunda sizden üstte olanlara bakın. Dünya konusunda ise sizden aşağı olanlara” diye nasihat etmiş ümmetine. Bizim, biz Müslümanların bu ayeti kerimeleri, hadis-i şerifleri duyunca. İçimizin ürpermesi, yanlış yaptım Ya Rabbi affet diye silkelenip kendimize gelmemiz gerekmez miydi?
Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan Birdenbire patlayan Bir çığlığım sessizliğinde Ele-güne karşı seni utandıran.
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.