Yıkılma Sakın
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir. Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin çünkü kalbim aşktan
Normal herkes gibi bir hayat yaşamak istedim sadece Böyle olmama lazımdı.
Reklam
Beni şu an anlayın. Beni ölünce anlayamazsınız
Özellikle benim gibi on yedi on sekiz yaşlarındaysanız ve benim gibi şiir okuyup o duyguyu yüreğinin en derin köşesinde hisseden biriyseniz üzgünüm ki hayat çok zor bir yer oluyor.Bazen düşünüyorum da benim yaşlarımda ki bir çok insan gibi hayatım sadece sosyal medya batağına saplansaydı her şey daha kolay olurdu galiba. Ama bundan sonra istesemde olamaz çünkü bazı geceler Didem Madak okuyup sabaha kadar ağladım. Yüzüme, her kapı kapandığında daha fazla yaşamak için Tezer Özlü okudum.Şimdi kalkıp bunlar hiç yaşanmamış gibi herkes olamam. Aslında böyle olduğum için çok mutluyum fakat bazen düşüncelerimle baş başa kalınca çok kötü oluyorum.Özellikle Oğuz Atay gibi anlaşılmadığımı düşündüğüm zamanlarda hayata dair hiç ümidim kalmıyor sonra biraz düşününce beni anlayabilecek insanların şu an bir yerlerde olduğunu ve bir gün çıkıp geleceklerini biliyor gibi oluyorum.O yüzden filmlerle,kitaplarla ve yazarak hayata tutunmaya çalışıyorum.Bu yazıyı bir Şebnem Ferah şarkı sözüyle bitirmek isterim. "Benim bir hikayem var sonunu yazmadığım. Benim bir sevgilim var henüz tanışmadığım. Benim umudum var. Benim umudum..."
Uzun zamandır yazmadık bakalım körelmiş miyiz
Bazen istediğin ama olduramadığın şeyler olur. Sanki elinde bir yıldız almış tutmak istersin ama ne yaparsan yap kayar gider. Sonra derin bir hüzün çöker kocaman bir üzüntü kuyusuna düşersin sesin çınlaya çınlaya dibe doğru gidersin. Vardığında ise nasıl elin kolun yara olursa düşmekten, kalbin de öyle tozlu topraklı yara bere içinde kalıverir. Bir süre için acır durur. Bir süre kabullenmez olursun. Sonraki günler acı sürer ama bir kabulleniş gelir. Sadece günde birkaç kez tekrarlayan derin iç çekmişler kalır çünkü yüreğin karanlıkta kalmıştır. Işık yok olmuş yolunu bulamaz halde uyusan olmaz, düşünsen olmaz...içinde müthiş bir hayıflanma derin Bi Keder oturuverir sanki gemi karaya oturmuş gibi... Sonra uzun bir sessizlik, gerginlik, ne yapacağını bilememe. Sonra hayat acımasız bir şekilde devam eder. Güneş yeniden doğar, sokak her günkü gibi kalabalık olur. Böylece günler geçer. Bir gün Nihayet tutunacak bir dal bulmaya karar verirsin. Bu bazen bir Seyehat, bazen yeni bir hobi, bazen yeni bir şehirde yaşamak veya aşırı çalışmak olabilir. İşte o zaman düştüğü yerden kalkar insan. İyi olmak için elinden geleni yapar ve küllerinden yeniden doğar.
Gözlerimizi dünyaya açtığımız an, evrende bizim varoluşumuzun küçük bir parçası olarak bulunmanın ağırlığını hissederiz. Göğün sonsuz mavi derinlikleri, yeryüzünün muhteşem manzaraları ve insanlığın karmaşık dokusuyla karşı karşıyayız. Neden buradayız? Neden yaşıyoruz? Bu sorular, insanın zihninde kök salmış, esrarengiz birer fırtına gibidir,
Hayat nasıl yaşanmalı?
Hayatın karmaşık olduğunu görmekle başlıyoruz. Bu karmaşaya karşı tek bir kural, tek bir amaç veya tek bir harita yetersiz kalıyor. Hayatın içerisinde birçok uğraş var ki bunlara hayallerimiz, ailemiz, dostlarımız ve işimiz örnektir. Bunların her birini cephe olarak adlandıralım. Hayatla başa çıkmak cephe yönetimidir. Cephe yönetimi kısaca kendimizi, cepheleri ve cephedeki kendimizi kontrol etmektir. Cepheler farklı ve değişken de olsa her zaman cepheler, her zaman mücadele olacaktır. (1)Hayatı tek bir cephe gibi görmek veya tek bir cepheye odaklanmak sonunda bizi depresifliğe götürür. (2)Cepheler asla bitmeyecek, zevkten ve keyiften kendimizi mahrum ederek uzun soluklu bir mücadele de bizi depresifliğe götürür. Çünkü herhangi bir cephede yaşanan sıkıntının diğer cephelere taşımamız tümden hayatımızın kötü olduğuna, güçlü olmadığımıza veya yetersiz olduğumuz hissine kapılmamızı sağlar. Oysa bir cepheden gelen eksinin tüm cephelerin artılarını aldığı dönemleri her insan yaşadı. Gün geldi sevdiklerimizle aramızı bozduk, gün geldi hayallerimizden vazgeçtik gün geldi cepheler kapattık gece oldu yenik kaldık. Böyle olmamak için bunu fark etmek ve daha sağlıklı yaşamak içindir bu yazı... Ayrıca cephe yönetimi kadar cephe seçimi de önemlidir. Cepheler sadece dışsal veya maddi olmamalı, içsel ve manevi de olmalıdır. Kendimiz de kendimiz için nadide bir cepheyiz ve bunu unutmamalıyız.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.