Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Yaşam sevgisizlikle biter, ölümle değil.
Bir gün yüksek bir yere çıkıp konuşmaya başladım.
Doğumdan, yaşamdan, sevgiden, ölümden söz ettim.
Sevgi, sevmek sizin elinizdedir. Oysa öbürleri elinizde değildir, dedim..
Doğmamak, ölmemek sizin elinizde değildir, dedim.
Sevgisiz yaşamak yaşamamaktır dedim.
Yaşamak, dedim, ilkin sevgi ile, sevmek ile başlar, doğumla, doğmakla değil..
Yaşam da sevgisizlikle biter dedim, ölümle, ölmekle değil..
Şimdi sizlere "seven ölmez" deyorum..
Yaşamakla ölmek konularının kavramları arasında sizleri, kendinizi yeniden gözden geçirmeye çağırıyorum dedim, ve indim.
Dinleyiciler arasında büyük bir kavga çıktı. Üç kişi öldü. Sordum, soruşturdum.
Ölenlerden biri "evet, seven ölmez" deyenmiş.
Öbürü buna karşı: "Hayır, seven de ölür" deyenmiş.
Ya üçüncü ölen? deye sordum. O mu? dediler, anlattılar.
O, bunların ikisinin arasındaki tartışmanın sonucunu öğrenmek için bekleyenmiş...
~ 
Özdemir Asaf
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Yüzünün her çizgisini ezberlemek, güzel olan her günü seninle yaşamak, ummadığımız yarınlara koşar adım gitmek, adını söylemek tüm köşe başlarında, bütün çıkmazlarda seni bulmak seninle sevmek güneşi, ay'ı bilmem kaç gezegen varsa. Yok olmak hepsinde şarkılar söylemek yüzüne, deliler gibi dans etmek, saçlarına şiirler yazmak. Aslında yazmak yerine seni seyretmek, orada gülmek, yaşamı sevmek seni sevmek, denizleri, sabah kahvaltılarını, kafesine şiir yazan kuşu ve daha nicesini seninle sevmek. Kısacası sevdiğin her şeye talip olmak, uzanmak özgürlüğe uçmayı öğrenmek.
....
“Ben” ölümü yenebilir mi?
Amerikalı antropolog Ernest Becker, Pulitzer ödüllü Ölümü İnkar (Çev. Ayşegül Özdoğan, İz Yayıncılık) kitabında insanlığın bütün mücadelesinin ölümü yenmek konusunda düğümlendiğini söylüyor. Ölüm, yaşam ve korkulara ilişkin psikolojik ve felsefi bakış açılarının bir sentezi olarak nitelendirebileceğimiz kitapta,
Mutluluğum kendimde, sizde değil.
Yalnızca gelgeç olduğunuz için değil
olmadığım gibi olmamı istediğiniz için de.
Mutlu olamam değişirsem,
sırf sizin bencilliğinizi doyurmak için.
Hoşnut da olamam eleştirdiğinizde beni,
sizin gibi düşünmediğim,
ya da görmediğim için.
Uyumsuz diyorsunuz bana.
Oysa inançlarınıza her karşı çıkışımda
siz de benimkilere karşı çıkıyorsunuz.
Aklınızı biçimlendirmeye çalışmıyorum,
biliyorum kendinizi bulma savaşı veriyorsunuz.
Bana akıl vermenizi de kabul edemem,
çünkü kendimi bulma çabasındayım ben de.
Saydam olduğumu söylüyorsunuz,
ve kolayca unutulacağımı.
Öyleyse, kim olduğunuzu kanıtlamak için,
yaşamımı kullanmaya kalkmanız niye?
Leo Buscaglia/Yaşamak,Sevmek ve Öğrenmek
Yorum
Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Bu sözü kaç kere duyduk, kaç kere söyledik? Ama gerçekten hayatın anlamını biliyor muyuz? Hayatın anlamı nedir? Herkes için aynı mıdır? Yoksa kişiye göre değişir mi? Bu soruların cevabını aramak, hayatı anlamak için atılabilecek ilk adım olabilir. Belki de hayatı anlamak, hayatın kendisinden daha önemli değildir. Belki de hayatı anlamak, hayatı yaşamaktır. Hayatın tadını çıkarmak, sevmek, mutlu olmak, üretmek, paylaşmak... Hayatı anlamak için bunları yapmak yeterli olabilir. Ya da belki de hayatı anlamak için daha fazlasına ihtiyacımız vardır. Hayatın amacını, nedenini, sonunu bilmek isteriz. Hayatın bize sunduğu zorlukları, sınavları, fırsatları nasıl değerlendireceğimizi öğrenmek isteriz. Hayatı anlamak için bunları yapmak gerekir. Peki ya siz? Sizce hayatı anlamak ne demektir? Hayatı anlamadan geçip gitmek mi istersiniz, yoksa hayatı anlayarak yaşamak mı?
Güzel yaşamak,öğrenilen bir şeydir.
Ya aileden ya da kendin öğrenirsin. Sadece imkanla alakalı değildir. Ne milyonları olan insanlar bilirim ki, Türkiye'de 5 şehri bile gezmemiş, denize girmemiş,tarihi-kültürel yerleri gezmemiştir. Velhasıl kelam güzel yaşamayı öğrenmek lazım.
Güzel sevmek de öğrenilen bir şeydir.
İnsan sevilerek öğrenir sevmeyi. Lakin kendimizi sevmeyi öğrenerek de doğru sevmeyi öğrenebiliriz. Güzel sevmeyi öğreniriz;
İlgiyle,
İltifatla,
Kabullenişle,
Güvenle,
Şefkatle.
Güvenmek de güvenilir olmak da öğrenilen bir
şeydir. Ya aileden öğrenir ya da kendini güvenilen-
güvenen hale getirirsin Sözünde durarak,
Kararlı olarak,
Eylem ve söylemde tutarlı olarak
Yani demem o ki;
Sevmek de sevilmek de,
Güvenmek de güvenilmek de
Güzel yaşamak da yaşatmak da öğrenilebilen
bir şeydir.
Kader değildir.
Değişir, gelişir,güzelleşir.
Yeter ki iste ve tadına var..