Kitabı okumaya başladığımda başka, hikaye ilerlediğinde daha başka, bittiğinde ise bambaşka hisler içinde buldum kendimi. Uzun zamandır burnumun direğini sızlatan, gözlerimi dolduran bir kitap okumamıştım. 2024 yılının kazanımlarından biri oldu benim için Nermin Yıldırım.
Adalet, 29 yaşında; şimdiye kadar kendi tabiriyle susarak, dokunmadan yaşamıştır hayatı. Ta ki bir gün ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenip ölümü beklerken doktorunun ölmeyeceğini söylemesiyle beraber kendi içinde yaptığı muhasebeden hatırladıklarıyla çıktığı yolda hayatı değişene kadar.
Kitabın konusunu uzun uzun anlatmaya gerek olduğunu sanmıyorum bunu öğrenmek kolay ancak duygusunu anlatabilmeyi dilerdim. Onu da yine kitaptan aldığım bir cümleyle "kimsenin sızısı kimseninkiyle kıyaslanamaz" diyerek susuyorum.
Kitabın insanı sarsarak anlatmak istediğini de kitabın son cümleleriyle özetleyebiliriz diye düşünüyorum: " Buradan bakınca tuhaf bir hafifliği var dünyanın. Hiçbir ateş sonsuza dek yakmıyor. Zamana ve sancıya dayanmanın en basit yolu, sonunda muhakkak geçeceğini unutmamak. Evet, her şey geçiyor. Sevmek bile, acı çekmek bile, kanamak bile, yaşamak bile, dünya bile, azalmayı dahi beklemeden bitiveriyor. Ağrı diniyor."
Gönülden tavsiyedir...