"Edebiyat, Virginia Woolf'un ceplerini taşla doldurarak Ouse Nehri'ne bıraktığı bedenidir. Sylvia Plath'in fırına sokup boğduğu, dünyaya 'ağır' gelen kafasıdır. Tolstoy'un çok sevdiği tren garında donarak ölürken, üç gün sonra bulunan yırtık ayakkabısıdır... Ömrün ortasına '35 yaş' şiiri yazıp 46'sında ölen Cahit Sıtkı'nın kederi, İstanbul'u gözleri kapalı dinlerken belediye çukuruna düşerek ölen Orhan Veli'nin kaderidir. Edebiyat keyif almak için, yoksulluktan ve yoksunluktan bi haber yapılamaz."
Murat Gülen
"zan altındaki bir insanın sırtüstü yatmak yerine huzursuz olması çok daha iyidir, çünkü sırtüstü yatan kişi farkında olmaksızın kendini terazinin bir kefesinde bulup günahlarının ağırlığıyla tartılabilir."