Belki bir gün yine böyle bir sonbahar akşamı
Bir kuş konar pencereme
Yağan yağmur damla damla yüreğimi ıslatır
Ya da bir yaz günü bir ikindi sonrası
Ansızın gökyüzünde beliren
Yağmur yüklü bulutlar gibi
Bir hıçkırık düğümlenir içimde
Utanırım ağlayamam bilirsin
Derdimi de kimselere diyemem
Alır başımı uzaklara giderim
Haberin olsun
Nasıl olsa bir gün
Yine bahar gelir çiçekler açar
Deli bir sevdaya tutulurda yüreğim
Unuturum adını...
V#V
Hasret
Hasretin yükü ağır eziyor kanatlarımı,
Uçamıyorum...
Sana gelen yollar uzun kaç gün geçti,
Gelemiyorum...
Ne sana ne kendime , ne yetiryorum ne geliyorum
Elimi kolumu bağlasalar yüreğimle gelirim derdim hep.
Yüreğim dokunmaz oldu seninkine!
Beni bin parçaya böldü bu hasret,
Yine senden kopamıyorum
Aramıyorum başka gözlerde gözlerini,
Başkasına iki çift söz edemiyorum!
Dağlıyor şu yaz güneşi yaralarımı,
Ben artık seni sevemiyorum!
“Katı yürekli mıknatıs, kendine çekiyorsun beni!
Ama çektiğin demirden değil, çünkü çeliktendir yüreğim.”
~
“Seven biri söylenen şeyde kötülük aramamalı”
"Giderek artan titreşime ayarlı saatim yastığın sıcak yüzü altında öterken farkettim geç kalabileceğimi. Sabah programlarında ballandıra ballandıra anlatılan daha sonra lahmacun tarifi verilen anların birinde denk geldiğim diyet önerisini yapıp çıktım sokağa. Sokakta benden başka yalnızlık vardı. Bağırsam o da terkedecekti beni yalnızlığa.
HUZUR EVİ..!
Beş senedir huzurevinde yaşayan bir annemizin kaleminden duygusal bir hikaye...
Tüm evlatlara ithaf olunur..!!!
Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka
Neredeyse pek zorlu akıyorsun bana, tadınç pınarı! Çoğu zaman tasımı doldurmak isterken, yine boşaltıyorsun.
Sana alçakgönüllü yaklaşmayı öğrenmeliyim daha: pek zorlu akıyor sana doğru yüreğim, yüreğim üzerinde bir yaz yanan, kısa kızgın, karasevdalı, mutluluk taşan bir yaz. Nasıl da susamış "yaz yüreğim" senin serinliğine!
Geçti artık baharımın ağırdan üzüntüsü! Geçti artık haziranda lapa lapa karları hayınlığımın! Yaz oldum hepten, yaz öğlesi oldum.
Katı yürekli mıknatıs, kendine çekiyorsun beni!
Ama çektiğin demir değil, çünkü çeliktendir yüreğim.
Sen çekim gücünü bırakırsan,
Benim de kalmaz peşinden gelme gücüm.
Yalnız Bir Opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş