En Beğenilen Gilles Deleuze kitaplarını, en beğenilen Gilles Deleuze sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Gilles Deleuze yazarlarını, en beğenilen Gilles Deleuze yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hislerimiz ya da duygularımız, varoluşun diğer kipleriyle gerçekleşen dış karşılaşmadan doğdukları ölçüde, duygulandıran bedenin doğasıyla ve bu bedenin zorunlu olarak upuygun olmayan fikriyle, halimizle kuşatılan bulanık bir imgeyle açıklanırlar. Onların upuygun nedeni olmadığımız için, bu gibi duygular tutkulardır. Hatta, eyleme kudretinin artışıyla tanımlanan sevinç kaynaklı duygular da tutkulardır: Sevinç "bir insanın eyleme kudreti, kendisini ve eylemlerini upuygun bir şekilde anlayacağı noktaya yükselmediği ölçüde" bir tutkudur. "
"Şurası kesindir ki, duygu bir imge ya da bir fikri varsayar, ve kendi nedeni olarak ondan türer. Ama duygu, imge ya da fikre indirgenemez, iki durum arasındaki farkı içeren yaşanmış bir süreyi deneyimlemiş olarak, tamamen geçişli olduğundan, ve belirtisel veya temsili olmadığından,başka
bir doğaya sahiptir. İşte bu yüzden, Spinoza duygunun bir fikirler karşılaştırması olmadığını gösterir, ve her tür entelektüalist yorumu reddeder: "Öncekinden daha büyük ya da daha az büyük bir varolma kuvvetinden bahsettiğimde, zihnin bedenin halihazırdaki durumunu geçmişle karşılaştırmasını değil, duygunun biçimini oluşturan fikrin bedendeki, öncekinden daha fazla ya da az gerçekliği etkili bir şekilde kuşatan herhangi bir şeyi olumlamasını anlıyorum".
"Etik, varoluşu her zaman aşkın değerlere yükleyen Ahlak'ın yerini alır. Ahlak, bir Yargı sistemi olan, Tanrı yargısıdır. Ama Etik yargı sistemini tersine çevirir. Değerlerin çatışmasının yerini (İyilik-Kötülük), varoluş kiplerinin (iyi-kötü) niteliksel farklılığı alır. Değerlerin yanılsaması bilincin yanılsamasından ayırdedilemez: Çünkü bilinç özü gereği bilgisizdir, çünkü nedenlerin ve yasaların düzeninden, ilişkilerin ve onların bileşiminin düzeninden habersizdir, çünkü sonucu bu yanılsamalardan beklemek ve elde etmekle yetinir, bilinç bütün Doğayı yanlış tanır. Oysa ahlak dersi vermek için anlamamak yeterlidir. Şurası açıktır ki, bir yasayı anlamadığımız andan itibaren, o yasa bize "-melisin/-malısın" şeklinde bir ahlaki değer olarak görünür. Oran hesabını anlamıyorsak da, onu uygular ve bir ödevmiş gibi ona riayet ederiz. Adem bedeninin meyva ile olan ilişkisinin kuralını anlamıyorsa, Tanrının sözünü bir yasaklama olarak yorumlar. Dahası, ahlaki yasanın bulanık biçimi, doğa yasasının itibarını öyle düşürmüştür ki, filozof doğa yasasından değil, sadece ezeli-ebedi hakikatlerden söz etmelidir: "Yasa kavramının doğal şeylere uygulanması kıyaslama yoluyla olur, yasanın olağan anlamı ise basitçe bir buyruk olarak görülür..." Nietzsche'nin kimya hakkında, yani panzehir ve zehir bilimi hakkında söylediği gibi, ahlaki bir izlenim bırakacak olan yasa sözcüğünden sakınılmalıdır."