Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Harriet Lerner

Harriet LernerÖfke Dansı yazarı
Yazar
8.6/10
648 Kişi
3.116
Okunma
167
Beğeni
8,3bin
Görüntülenme

Harriet Lerner Gönderileri

Harriet Lerner kitaplarını, Harriet Lerner sözleri ve alıntılarını, Harriet Lerner yazarlarını, Harriet Lerner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugüne kadar surat asmaktan kimse ölmemiş olsa da, dünyanın duygusal kurtarıcıları olan kadınlar diğerlerinin duygularıyla baş etmeye çalışmalarına izin vermekte büyük zorluk çekerler.
Denge.
Erkek kendi zayıflığını, muhtaçlığını ve incinebilirliğini paylaşmaktan kaçındıkça, kadın bu duyguları kendi payına düşenden daha çok yaşayıp ifade eder. Kadın kendi yeterliliğini ve gücünü göstermekten kaçındıkça, erkek kendini olduğundan daha büyük görmeye başlar. Ve yetersiz yüklenen taraf daha iyi görünmeye başlarsa, aşırı yüklenen taraf da daha kötü görünmeye başlar.
Reklam
Kadınlarda yaygın olarak görülen benliksizleşme şekillerinden biri "yetersiz yüklenme"dir. "Yetersiz yüklenme aşırı yüklenme" modeli çiftlerde yaygın olarak görülür. Bu model nasıl işler? Evlilik sistemleri üzerinde yapılan araştırmalar, kadınla erkeğin bir araya geldiklerinde ve bir arada kaldıklarında genellikle aynı bağımsızlık veya duygusal olgunluk düzeylerinde olduklarını gösteriyor. Tahterevallide olduğu gibi burada da, bireylerden birinin yetersiz yüklenmesi, diğerinin aşırı yüklenmesini olası kılar.
Benliksizleşmek" ne demektir? İlişkide tabii ki her zaman kendi istediğimiz gibi davranıp dilediğimiz her şeyi yapamayız. İki insan aynı çatı altında yaşıyorsa, aralarında kaçınılmaz ayrımlar doğar ve bunlar uzlaşma, tartışma ya da karşılıklı özveri gerektirir. ... Sorun, çiftlerden birinin -genellikle de kadının kendi payına düşenden daha fazla özveri ve uzlaşma göstermesi ve kendi kararları ya da seçenekleri üstünde denetime sahip olmaması durumunda doğuyor. Benliksizleşme, kişinin kendi benliğinin (düşünce, istek, inanç ve hırslarının), ilişkiden gelen baskılar altında çok fazla "tartışılabilir" hale gelmesi demek.
Önemli bir ilişkide sürekli öfke ya da acı hissetmemiz, benliğimizden çok fazla şey feda ettiğimizi ve üstleneceğimiz yeni konum ya da önümüzdeki seçenekler hakkında açıklığa kavuşamadığımızı gösteren bir işaret olabilir. Açıklık eksikliğimizi fark etmek zayıflık değil, fırsat ve güçtür.
“Öğrenmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi öğretiriz.”
Reklam
Bağımsızlık, önemli konularda kendi kendimizi açıkça tanımlayabilmemiz demektir, ama duygusal olarak uzaklaşma anlamına gelmez.
Kendini yenme ve kendini yineleme davranış modellerini hepimiz yaşamışızdır. "İyi kızlar" ve "şirretler" birbirlerinden çok farklı görünseler bile aslında, aynı madalyonun iki yüzünü oluştururlar. Her şey söylenip olduktan ya da, söylenmeyip olmadıktan sonra, sonuç yine aynıdır: Kendimizi çaresiz ve güçsüz hissetmeye devam ederiz. Yaşamımızın niteliği ve yönü konusunda herhangi bir denetimimiz olmadığını hissederiz. Önümüzdeki gerçek sorunları açığa çıkarıp ele almayı beceremeyişimiz, kendimize duyduğumuz saygıya zarar verir. Ve sonuçta, hiçbir şey değişmez.
“Benim çocuğumla, benim doğru bulduğum şeyi yapmam benim için çok önemli.”
“Benim çocuğumla, benim doğru bulduğum şeyi yapmam benim için çok önemli.”
Reklam
Etkisiz kavgalar verenlerimiz genellikle, değişmek istemeyen bir kişiyi değiştirmek amacıyla, başarısızlığa mahkûm çabalara girişirler.
Ne zaman öfkeli olduğumuzu bilmek ve öfkemizi başkalarına da duyurmak tabii ki cesaret gerektirir. Sorun, statükoyu korumaktan başka işe yaramayan etkisiz bir kavga, yakınma ve suçlama döngüsüne sıkıştığımızda doğar. Bu durumda farkına varmadan, kendi zararımıza başkalarını korumaya başlarız. Diğer taraftan, öfkeli kadın tehdit unsuru olarak görülür. Öfkemizi etkisiz -açık olmayan, yönsüz ve denetimsiz- bir şekilde dile getirmemiz ise sonuçta, diğerlerini yatıştırabilir. Böylece damgalanmaya hazır hale geliyor ve diğerlerine, bizi ciddiye almamaları ve söylediklerimizi dinlememeleri için bahane yaratmış oluruz.
Konuşmaya cesaret eden kadınları tanımlayan olumsuz sözcük ve imgeler acımasız klişeler olmaktan da öte, acı bir gerçeğe işaret ediyorlar. "Dırdırcı", "şikâyetçi" ve "şirret" gibi sözcükler, değişim olasılığını bile içermeyen çaresizlik ve güçsüzlük sözcükleridir. Bunlar, ortamın yoğun duygularla dolduğu ve gerçekte hiçbir şeyin değişmediği sırada yaşamlarımızın özelliğini oluşturan "tıkanmışlığı" yansıtan sözcüklerdir.
Öfkelerini etkin olmayan şekillerde ifade edenler sonunda, öfkelenmeye hiç cesaret edemeyenler kadar acı çekeceklerdir.
[Başkasını değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmak hiçbir zaman işe yaramayan bir yöntemdir.]
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.