José Martí kitaplarını, José Martí sözleri ve alıntılarını, José Martí yazarlarını, José Martí yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bana baktığında beni seviyormuş gibi gelmiyor. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama sanki bende benim aslında olmadığım bir şeyi seviyormuş gibi. Bana öyle geliyor ki, bir erkek ne zaman bizi sevse sanki gözlerinin içindeymişiz gibi kendimizi gözlerinde görmemiz gerek ve Pedro Real'i iki kere yakından görmeme rağmen gözlerinde kendimi bulamadım.
Sen varsın. Kalbim korkup zayıflamasın diye ihtiyacım olan taze gücü sende buluyorum, bu senden geliyor bana. İnsanlarla her karşılaştığımda bir uçurum görmüşüm gibi geri adım atıyorum; ama seni her gördüğümde yapamayacağım hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin zor görünmediğini düşündürten bir mücadele etme enerjisiyle affetme gücü geliyor içimden.
Erkeklerin düşüncelerinin kafalarından nasıl geçip kalplerine gittiğini kadınların görmesine imkan verecek bir mercek olsaydı erkekleri daha az severlerdi.
"Varsın herkes
Senin burada olmadığını söylesin,
Desinler ki
Sen uzak bir ülkedesin;
Ah, nasıl da aptallar,
Haksızlar nasıl da!
Ruhun benimledir
Sen benimlesin;
Onlar içinse
Sadece bir gölgesin;
Onlar, bir gölgeye sahipler.
Uçup geliyor uzaktan
Çevik kanatlarında rüzgârın
Yakıcı parıltısıyla
Senin her bakışın.
Onunla ısınıyorum
Ve sevinçle donanarak
Topluyorum hasadını
Aydınlık bakışlarının.
Sen onları gecenin sessizliğinde
Yıldızlar gibi saçıyorsun,
Her yerde dalgalanıyorsun
Ey ruhumun oğlu!"
Sayfa 37 - Kavram Yayınları, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Birinci Basım - Eylül 1995 "Ruhumun Oğlu"Kitabı okuyor
"Ey ruhumun oğlu!
Her yerde dalgalanıyorsun,
Gece fırtınalarının dalgalarını
Şafakla yatıştırıyorsun.
Fakat acı günlerin köpüğü
Bulanık ve ağır
Fırlatıyor seni yeniden
Gecelerimin diplerine...
O acı ki uyumaz, huzur bulmaz, göğsünden çıkmak istemez; yılanların bastırdığı hayalleri olan, kalıcı sanat eserlerinin ihtiyaç duyduğu uyumlu oran ve dengeden mahrum bırakan, mücadele ve zulüm havası veren müziğini her şeye aksettiren...
Neden kadın erkekten daha güzel doğduğu için düşüncesi bastırılmak ve hazinesini mağarada saklayan bir hırsız gibi namuslu geçinen bir dikkat maskesi altında, etkilendiği şeyleri saklayarak yaşamaya mahkum edilmek zorunda?
Doğanın güzel ve sanatın mükemmel olduğu yerler. İnsanoğlunun yeryüzündeki hiçbir köyde başaramadığını başardığı, taşlara rüyalarını oyduğu Granada'ya; ruhun, sonuna varmış gibi mutlu hissettiği Napoli'ye. Sen istemez misin Lucía?
Çünkü ziyaretçilere kibirli bir şekilde gösteriş yapmak için değil, içlerinde yaşamak için düzenli tutulmalı odalar. Güzel olanla sürekli temas iyileştirir ve rahatlatır. Bu karanlık zamanlarda, dünyadaki her şey ruhu aşağı çekmeye meyilli; ama her şey, kitaplar ve tablolar, para ve sevgi. Bizim mavi illerimizde bile! Her zaman göz önünde ve etrafta, duvarları süsleyen, gölgelerin sığındığı köşeleri canlandıran, gölgeleri renklendiren ve dağıtan güzel objeler bulundurmak iyi gelir.
Sana ilgiye susamış birinin bir bardak şefkate yaklaştığı gibi yaklaştım. Daha fazla sevgi bekleyemezsin benden. Evet, ben hep zor olanı düşünme cesaretini gösteririm ama senin kadar sevmeyi beceremem. Çok şey yaşamadım. Yaşamaktan korkuyorum çünkü ne olduğunu biliyorum. İnsanları sevmeme rağmen onlardan hep kaçıyorum. Bazen derin bir melankoliye gömülüyorum. Neyim eksik şu hayatta?
İnsanların zamanla gözleri de pörtler. Çünkü sırtlarında çirkinlik aslında içlerindeki çirkinliğin yansımasıdır. Asla değişmeyecek olan bir şey varsa o da insanoğlunun güzel olanı daima kötüleyecek olmasıdır.
Köylerde, evlerde ve koşulsuz sevgide kedere sebep olan yegâne şey ya ayrılık ya ölümdür. Bunların dışında mutluluğa giden yol çiftliklerden geçer. Eşlerine âşık kocalar, hâlâ ayaktasınız ve esas zenginliğe kucak açmışsınız; servetinize iyi bakın!