Muş, Varto, Karaköy'de doğdu... İlkokul birinci sınıfı köyünde okudu... Ailesi 1964'de Konya'ya taşındı. Sırasıyla Ferit Paşa İlkokulu, Devrim Ortaokulu ve Karatay Lisesi'nde okuduktan sonra, 1977'de girdiği Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nden 1980'de mezun oldu... 1982'de İstanbul'a taşındı. Halen İstanbul'un Ümraniye ilçesinde ikamet etmektedir...
Lise yıllarında şairliğe ve yazarlığa başladı... Mahallî gazetelerde şiir, hikaye ve denemeleri yayınlandı... Gazetelerde günlük makaleler yazdı... İstanbul'a geldikten sonra çeşitli gazete ve dergilerde ilmî incelemeler ve araştırma yazıları yayınladı... Evli ve yedi çocuk babasıdır.
İnsanların yaptığından
Şahid olan yer utandı.
Şeytandan rol kaptığından
Mü'min kadın, er utandı.
Kurşunlanıp şişlenenden
Zulüm ile dişlenenden
Hayvanlaşıp işlenenden
Gözü görmez kör utandı.
Hak yolundan çıkmalardan
Boğazları sıkmalardan
Birbirini yakmalardan
Hem alev, hem kor utandı.
Nâsibsizse kim İslâm'dan
Kurtulamaz keder, gamdan
Olgunlaşmaz cahil hamdan
Mürid, mürşid, pir utandı.
Kul Sadi der: Hükümetten
Şirk hakimse memleketten
Müşrik denen necâsetten
Pas utandı, kir utandı.
"Niyet ameli değiştirmiyor ki;
Zemzem niyetiyle rakı içen adamın ameli değişir mi? Ya da Mekke'ye gitmek niyetiyle Washington'a giden uçağa binen kişinin niyeti kendini kurtarır mı?"
Tebliğ görevini layıkıyla yerine getiremedigini düşünüp okulu bırakan ve kendi elleriyle odasını medreseye çeviren mücahid. Sadreddin Yüksel hocanın oğlu. Ömrünü Allah yolunda cihada adamış güzel ahlaklı güzel yürekli insan. 21 yaşında cuma namazı çıkışında kendini bilmez insanlar tarafından vuruluyor. Fatih camiinde hâlâ şehid düştüğü yer kırmızı boyalıdır. Bu kitapta bu mücahidin hayatı anlatılıyor. Beni çok etkiledi. İdeali, hedefi, amacı olmayan gençlere örnek olacak bir şahsiyet. Kesinlikle tavsiye ederim kitabı.
Şehadet Şehadet Sururi İnkılabest / Şehadet inkılabın habercisidir
Metin yüksel bir dava adamı .
23 Şubat 1979 Cuma günü bir grup ülkücü tarafından fatih camiinde şehit edildi. Delikanlıydı. Kendini İslama adamıştı. Şehit olmak tek arzusuydu. Onun şehitlik haberi herkesi göz yaşlarına boğmuştu. Ama o ölmedi o yaşıyordu. Çünkü bir müjde var ki ;
Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz. ( Bakara / 154)
Şimdi ise tek yapılacak şey bu sancağı taşıyacak Metin yükseller yetiştirmekti. Allah şehadetini kabul eylesin . Ee bu değerli abimize bir fatihayı çok görmeyelim inşallah....
Acaba insanlık bu yaratılış gayesinin şuuruna ermiş midir? Niçin iki zıt grup haline gelmiştir? Sömürülen İslam toprakları niye bu haldedir? Tarzdaki sorulara cevap bulabileceksiniz bu kitapta.
Kul Sadi Hoca'nın kitapları genellikle akıcı ve hafif bir anlatıma sahip oluyor. Bu kitap da bu özelliği taşıyor. Okuduktan sonra bazı konularda bilinçleneceğinizi düşünüyorum.
Buraya ufak :) bir alıntı bırakmak istiyorum :
"Geri bırakılan ve sömürülen İslam dünyasının uyanıp kendi topraklarına, servetine ve mirasına sahip çıkması gerekir. İşgal edilmiş İslam topraklarının bazı bölgelerinde sıcak savaşa devam eden emperyalist güçler, diğer bölgelerde soğuk savaş uyguluyorlar. Medenileşmek ve modernleşmek adına müslümanları İslam'a yabancılaştırıp kendilerini unutturan emperyalistler, onlara birer modern ve çağdaş köle gözüyle bakmaktadırlar."