En son kimden "kabahat bende" lafını duyduk? Sartre’in "İnsan, doğası ve seçimlerinden tümüyle sorumludur" demesinin üzerinden yüzlerce yıl geçmiş sanki. Bugün tam tersi geçerli. İnsanlar ne doğalarından ne de seçimlerinden sorumlular.
Flaubert'e verelim sözü: "Çocuklar gibi kendinizi eğlendirmek veya hırslılar gibi yaşama dair talimat bulma amacıyla okumayın. Hayır, yaşamak için okuyun."
" Kendinde hak görme çağında", herkes diğer herkese üstün görünmek istemektedir. Ama geleneksel üstünlük göstergeleri, doğaları gereği edinilmesi çok zor veya imkansız şeylerdir. Çözüm ise yeni üstünlük biçimleri oluşturmaktır. 'Cahil' kesime üstünlük sağlamak sadece kolay değil, kesin sonuç garantilidir. Sonuçta insanların üstün olmak için birbirini ezerek Proust okumaya akın etmeleri ihtimali düşüktür.
"Kapitalizmin en başarılı güven numaralarından biri herkesin milyoner olabileceği yanılsamasını yayabilmesidir. Oysa zirvede sadece birkaç kişiye yer vardır ve zirvede yer alabilecek beceriye çok az kişi sahiptir."
"Sürekli isteyen, hiç bir şeyden mutlu ve tatmin olmayan, çaba göstermeden bir şeylere sahip olma güdüsündeki çağımız insanın bu hastalıklarını yer yer psikolojik deneylerden de faydalanarak anlatmıştır Foley, gerçekten etkileyici, okunması ve okutturulması gereken bir kitap."
Michael Foley'in Saçmalıklar Çağı kitabı biraz fazlaca beyin jimnastiği, algının dansı gibi geldi bana. Kitap, günlük hayatta kendi iradelerimiz dışında veya kontrolünde muhattap olduğumuz birçok şeyi tekrardan bize hatırlatmakta. Daha dikkatli görmemizi sağlıyor diyebilirim. Ciddi düzeylerde gözlemlerin ve araştırmaların bir ürünü olduğunu okudukça daha iyi anlıyorsunuz. Kapitalizmin ve genel itibarı ile bütün medya ve iletişim araçlarının, temel amaçları bir şeyleri pazarlamak olan her oluşumun, bireyleri nasıl hiçbir ihtiyacı yokken potansiyel bir müşteriye(alıcıya) dönüştürdüğünden bahsedilmekte. Mutluluk kavramı üzerinde yoğun bir şekilde durulmakta ve reklam -id kavramlarının bunu nasılda daha zor hale getirdiğinden ya da özellikle nasıl da doymak bilmeyen bir bilinçsizliğe çektiğinden bahsedilmekte.
Reklamların idi sürekli aktif bir alıcı-müşteri olarak tutmaya çalışması ve bunun için ciddi düzeylerde profesyonellerin işbirliği içinde olması bireyi kaçınılmaz alışverişlere sürüklemekte.
Sosyal medyadaki sürekli popüler olma kaygıları ve doymak bilmeyen idin sosyolojik problemleri...
"Modern hayat neden mutlu olmayı zorlaştırıyor?"
Kitabı bitirdikten sonra ciddi bir okuyucuysanız eğer en az on kitap daha okumanız gerekecek diye düşünüyorum.
Alıntıları ve kaynakçası kitabın kendisinden çok daha çekici geldi bana.
Gereksiz ve saçma alışverişlerden ve reklamlardan biraz daha kaçınmak ya da kurtulmak için mutlaka okunması ve okutulması gereken bir kitap.
Anlamlı ve huzurlu okumalar dilerim.
Uzun zamandır bu tarz bir kitap okumadığım için kendi türüm adına biraz sarsıcı geldiğini kabul etmeliyim. Gerçekten içinde bulunduğumuz modern çağın kuklası haline gelmiş olan bir topluluğun üyesi olduğumuzu yazar çok guzel anlatmış. Kapitalizmin herkese zenginlik vaat ettiği, herkesin biricik olduğunu aşıladığı, benlik duygusunun ve tüketim çılgınlığının zirve yaptığı bu çağda üstüne bir de teknoloji ve sosyal medya bağımlılığı ile gelen görünürlük duygusu insanlık adına utanç verici boyutlara ulaştı ve bu şekilde özden uzaklaşarak sahtelik içinde yaşanılan her duygunun sonucu da bir o kadar yıkıcı oluyor . Herkesin okumasını istediğim bir kitap. Mümkün olduğunca alıntı yapmaya çalıştım. Tavsiye ederim.