Orhan Koloğlu sözleri ve alıntılarını, Orhan Koloğlu kitap alıntılarını, Orhan Koloğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk Başbakan gösterişli bir şekilde gömüldü. Üzerine de mermerden bir mezar taşı dikildi. Ama bugün ararsanız orada bulamazsınız. Zira o mezarlıktan yol geçince kabri de ortadan kaldırıldı.
Arap harfleriyle değil öğrencilerin, öğretmenlerin içinde bile gazete okuyabilecek yüzde beş kişi çıkmaz; oysa Rum, Ermeni ve Yahudi çocukları mahalle mektebine gittikten altı ay sonra okuyabilecek duruma geliyorlar.
Biraz uygarlaşmış Müslüman dışında Müslümanlar namus ve fazilet bakımından Doğulu Hristiyanlardan çok üstündür. Müslümanlar özel hayatlarında daima şerefli ve dürüsttür.
… Yasak ise sadece İslam dinine ait kitapların yayınlanması ile ilgiliydi, zira din uzmanlarının onayından geçmemiş eserlerin büyük yanlışlar içermesi olasılığı vardı. Nitekim 17. Yüzyılda İngiltere’den gönderilen bir gemi dolusu Kur’an baskısı Marmara Denizi’ne dökülerek tahrip edilmiştir.
Bu açıdandır ki tarikatlara yaklaşımının dini içerikli olmadığına inanıyoruz. Nitekim mevlevilikle ilişkisi sonucu bir tasavvuf yaşamı kapanıklığına giren kardeşi Mehmet Reşat ile alay ettiği bilinir. Bütün bunlar “kişisel olarak” bazı okuyup üflemelerin, muskaların yararından medet ummasını da engellememiştir.
Abdülhamit, ülke içinde tartışma yapılmasına kar şıydı, hatta kendisinin savunulmasına bile. Whitman'in anılarında buna dair ilginç bir örnek vardır:
Bir keresinde yakın tanıdığım bir paşa, sultanın hilafet üzerin deki iddiasını savunan ateşli bir makale kaleme almıştı. Herhalde böylelikle bağlılığının kanıtını verdiğini sanıyor ve belki de karşılığında bazı teşekkür ödülleri bekliyordu. Saraya çağırılıp, sultanın katiplerinden biri tarafından soğuk şekilde karşılanınca şaşkınlığı büyük oldu. Kâtip onu kenara çekip, dışarıda parlamakta olan güneşi pencereden göstererek dedi ki: 'Güneşi görüyor musun?.. İşte orada!.. Varlığını ispatlamak için gerekçeye gerek yok. Sultanın hilafeti de böyledir. Ne gösteriye ne de savunmaya gereksinimi vardır. Zat-ı Şahane bir daha hilafet hakkında yazmanızı arzu etmiyor.
Atatürk hiç bir zaman kendi hayranları çoğaldığı zaman toplumlumuzun çağ atlamış olacağını söylememiştir. Aksine Türkiye ve Türk toplumu hayranlıkları çekecek düzeye eriştiği zaman hedefe ulaşılmış olacağını vurgulamıştı.
Abdülhamit Kutsal Topraklara yabancı ayağının basmaması için özel dikkat göstermiş ve yerli uzmanlar yetiştirilmesini sağlamıştır. Böylece, o zamana kadar demiryolu inşaatı uzmanı bulunmayan toplumumuz ilk teknisyenlerini kazanmış ve bunlar Cumhuriyet dönemindeki “ülkeyi demirağlarla örme” çabasının öncüleri olmuşlardır.
Gazeteyle bilim ve fikir üretilmez, gazete kamuoyu ve zihniyet oluşturur. Zihniyet, fikirlerin kesinliğini kaybetmiş (flulaşmış) kısaca deforme olmuş şeklidir. Buna gazete kültürü denir.
Abdülhamid'in hayranları onun Kanun-i Esasi'ye aykırı hiçbir eylemde bulunmadığını söylerler. Doğrudur. Gerçekte Abdülhamid'i Abdülhamid yapan bu Kanun-i Esasi'dir. O parlamentoyu'da kaldırmamıştır; aynı kanunun kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak onu sadece "tatil" etmiştir. Parlamentonun yeniden çağrılması ve açılması için kanun onu bir koşulla bağlamıştı.
1908'de Filistin Yahudi nüfusu 1882'dekinin üç misline, 80 bine çıktı. Aynı sürede 259 kilometrekare arazi satın almış ve 36 yerleşme yeri kurmuşlardı...
Liberalizm mi, yoksa konservasyonu mu yeğlersiniz? Liberalizm, Islami açıdan meşru ve matlup olan serbesti ve hürriyeti savunur. Oysa birçok Avrupa ülkesinde uygulanmasının yarattığı kötülükler ve halkımızın genel tabiati ve istidadı açısından değerlendirilirse bir liberal politikanın sadece Osmanlı Devleti'nin ve ülkenin felaketine sebep olacağı açıktır