Bir yorum getirmek çok güç. Özge Uzun birden fazla radyo ve televizyon kanallarında sesini duyurmuş, spikerlik yapmış.Kendi çocukluğunu, gençliğini yaşayamadan hayal kırıklığı yaşadığı, incindiği, üzüldüğü Ankara'dan adeta kaçarak uzaklaşmış.
Erken yaşta aşık olup evlenmiş fakirliği en dibine değin yaşayıp deneyimlemiş bir kadın.
Kendisini televizyonda ya izledim ya da kanal değiştirdim o kadar hatırlamıyorum.
Özge UZUN ile takip ettiğim uzman psikolog Gökhan ÇINAR'ın hazırladığı katarsis programında "Türkiye'de Engelli Annesi Olmak" başlığıyla tanıştım. Bazı ifadeleri sanki evladıymışçasına beni yaraladı.
Bir anda Dağhan olup,
Beni neden böyle değerlendiriyorsun demek istedim.
"Bu bebek benim mi? Ne kadar çirkin. Bu cümle beni kanattı. Elbetteki çok güç en yakından yaşayan biri olarak topu sürekli çocuğa atmak yanlış geldi ve psikolojisini düşündüm.
Dağhan'ı öldürdüm diyor bir sayfada, bir annenin farklı gelişim gösteren bir çocuğa bu şekilde ifade etmesi ayrı bir iğne oldu benim için.
Sonrasında dünyaya gelen kızı Siva için,
Sağlıklı mı?
Parmakları ayrı mı ?
bu tarz sorular sorması kendisi ve de okuyan açısından can yakıcı.
Sendromlu olarak doğmuş olması annenin suçu olmadığı gibi
Dağhan'ın da suçu değil.
Seni sevdim Dağhan, yaptıkların ve daha çok yapamadıklarınla Allah şifa versin mavi çocuk. Yaşayacak baharların var.