Eğer hayatımızın anlamsız ve boşuna olduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü nasıl aşılabilir? Camus saçma kavramını burda kurar; yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan.
ERKEK VOLEYBOL TAKIMINDAKİ KADIN
Suphiye Rıfat Hanım, Fenerbahçe’nin 1927, 28 ve 29 yıllarında yenilmeyen voleybol takımında beş erkek oyuncuyla birlikte yer aldı. Tamamı Yüksek Mühendis Mektebi (bugünkü Teknik Üniversite) öğrencilerinden kurulan bu şampiyon takıma, 1928 yılında aynı okulun kız öğrencilerinden Suphiye Rıfat da katılmıştı. Beş erkek ve bir kadından oluşan bu takım yenilmeden İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazandı. O tarihten bu yana da bu olayın bir benzeri daha yaşanmadı.
Aynı zamanda Fenerbahçe kız voleybol takımının da kaptanı olan Suphiye Rıfat ‘Türkiye’nin ilk kadın mühendisi’ unvanını da taşır. Daha sonra aldığı Güreyman soyadı ile çok sayıda esere imza atmıştır. Anıtkabir’in inşaatında da kontrol şefi olarak görev yapmıştır.
İstanbul’un en bilinen simgelerinden olan Kız
Kulesi Osmanlı tarihinde yalnız bir defa ve bir kişi
için hapis olarak kullanılmıştır. Burada, 18.
yüzyılın namlı vezirlerinden Hekimoğlu Ali Paşa
hapsedilmiş ve oradan Kıbrıs’a sürgüne
gönderilmiştir.
Tarihimizde kabrine gece yarısı defnedilen tek
insan da yine Hekimoğlu Ali Paşa’dır. Kütahya
valisiyken, 14 Ağustos 1758 tarihinde ölmüş ve
orada defnedilmişti. Ali Paşa hâlâ kendi adıyla
anılan büyük bir camii yaptırmıştı ve ölünce
camiinin yanındaki türbesine gömülmesini vasiyet
etmişti. Buna izin verildi; Kütahya’daki geçici
mezarından çıkarılan naaş Üsküdar’a geldi, fakat
halk büyük bir hürmet beslediği bu vezire karşı bir
karışıklığa sebep olabilecek şekilde tezahürata
hazırlandığından, tabut Üsküdar’dan İstanbul’a
gece yarısı geçirildi ve sessizce Fatih’teki türbesine
defnedildi.