Off! Adam yazmış.
Birinci bölümde, 17. Yüzyılda yaşamış bir kadının çocukluğunu, kişiliğinin hastalıklı yönlerini analiz ediyor. Hem de sadece ama sadece vaktiyle kadının yazmış olduğu mektuplarda anlattığı rüyalardan yola çıkarak.
İkinci bölümse psikoterapi parodisi. Yani önce birlikte hayali bir hasta yaratıp sonra ona psikanaliz yapıyoruz. Hastayı da öyle gerçek canlandırıyoruz, onunla öyle derin sohbetler ediyoruz ki hoş geldin paranoid şizofreni.
Bölüm üç: Susuz derenin üzerine kurduğu köprüden "geçenden beş akçe, geçmeyenden on akçe" almasıyla meşhur mitolojik karakter Dumrul Han’ı bilirsiniz. Nam-ı diğer Deli Dumrul. Azrail canını almasın diye anne ve babasının canını vermeyi teklif eden Dumrul, sen hayırdır?
Bölüm dört… Bende kafalar yandı buralara kadar bile oldukça iyi geldiğimi düşünüyorum. İdeoloji nasıl bilincine varılmış “biz”ler oluşturur, kültürler kurgular; Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, iyi-kötü, güzel-çirkini nasıl tanımlar ve kabul ettirir?
Bölüm beş: Sınır durumlar, patolojik narsisizm, doğum travması, kendiliğin yeniden yapılandırılması, oyun gerçekliği… yeter çektiğim kendiniz okuyun. Şaka bir yana eğer bahsi geçen konular ilginizi ucundan kıyısından çekiyorsa mutlaka okuyun. Kabul ediyorum dili ağır ve yorucu ama körelmesin diye beyin kullanmalık kitap. Değer.