Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tolga Aydoğan

Tolga AydoğanKalbimde Bir Yara Bozcaada yazarı
Yazar
Derleyen
8.3/10
84 Kişi
249
Okunma
15
Beğeni
4.259
Görüntülenme

Tolga Aydoğan Gönderileri

Tolga Aydoğan kitaplarını, Tolga Aydoğan sözleri ve alıntılarını, Tolga Aydoğan yazarlarını, Tolga Aydoğan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
392 syf.
9/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Bir Garip Orhan Veli
‘‘Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz.’’ Kitapta bende iz bırakan Orhan Veli dizeleri bunlar oldu. O yüzden yazmaya da ‘‘Ölüme Yakın’’ şiirinden bir alıntıyla başlamak istedim. Orhan Veli belki yaşarken de iyi insandı, çok seviliyordu ama o garipliği, anama duyurmayın dediği mahzunluğu; tarifsiz
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleri
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleriTolga Aydoğan · Yapı Kredi Yayınları · 20237 okunma
Melih Cevdet Garip'in Nasıl Alaya Alındığını Anlatıyor
''O şiirlerin daha başta hızla alay konusu olması sanırım adlarımızın çarçabuk duyulmasında başlıca etkendi. Benim, 'Bir misafirliğe gitsem/Bana temiz bir yatak yapsalar/Her şeyi adımı bile unutup/Uyusam!' Şiirimi Akbaba gülmece dergisi 'Bir misafirliğe gitsem/Bana bir temiz dayak atsalar' biçiminde değiştirerek yayımladı.''
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Garip'in İsim Babası Cavit Yamaç Anlatıyor
''Bilir misin dedi Orhan Veli'nin Garip kitabının adını ben koydum. Bir gün Nisuvaz'da oturuyordum. Orhan geldi, bir şiir kitabı çıkaracağını söyledi. Bir türlü kitabına bir ad bulamıyordu. Koymak istediği ad 'Tahattur'du (Anımsama). Bilirsin Orhan Veli'nin 'Alnımdaki bıçak yarası senin yüzünden/Tabakam senin yadigârın/Seni nasıl unuturum ben/Vesikalı yârim, diye bir şiiri vardır. Onun adı 'Tahattur'dur. Kitabına bunu vermek istiyordu. Bana sordu, ne dersin diye. Ben de bu adın çok eskimiş olduğunu, daha yeni ve ilgi çekici bir ad bulmasını söyledim. Bu yeni adın ne olabileceğini sordu. Ben de senin şiirlerin yadırganıyor, acayip, garip bulunuyor, öyle bir ad vermelisin dedim. Öyleyse bir ad bul, dedi. Yaban, acayip, garip derken, garip sözü üzerinde durduk. Orhan Veli'nin kitabının adı ortaya çıkmıştı. Garip sadece şaşırtıcı acayip anlamına gelmiyor, gurbette kalmışa da yakışıyordu. Zaten o dönemde Orhan Veli ve arkadaşları da biraz kural dışı biraz gurbette kalmış gibiydiler.''
Sayfa 164Kitabı okudu
392 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı beğenmediğimi öncelikle belirtmek isterim. Aynı tarzda olan "Tanpınar’ın İzinde Beş Şehir" kitabı bu kitaptan çok çok daha güzel yazılmış. Tolga Aydoğan ve Alberto Manguel arasındaki yazarlığın kültürel farkı da ortaya çıkmış.
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleri
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleriTolga Aydoğan · Yapı Kredi Yayınları · 20237 okunma
Orhan Veli'nin Vefatında Tiyatronun Etkisi
''Orhan Veli, her şeyi kendisi üstlenir; yazar, oynar, kostümleri bulur, mahalleliden eşya temin eder ve dekoru yapar. Kısaca henüz çocukluk yaşlarında Orhan Veli yazları Beykoz'da bu amatör heyecan ile düşlerini gerçekleştirir. Vefatında da tiyatronun bir etkisi olacaktır. Hep vefatına dair yapılan konuşmalarda Ankara'da bir çukura düştüğü belirtilir. O gün Ankara'ya gidiş nedeni ise çevirisini yaptığı Saygılı Yosma adlı piyesin metnini Ankara'daki arkadaşının evinden almak içindir.''
Kardeşi Adnan Veli Anlatıyor: Orhan Veli'nin Tiyatro Sevgisi
''Okullar tatil olunca, yazı geçirmek için her yıl Boğaziçi'ne gelirdik. Bir gün Beykoz'daki evimizin bahçesinde, tiyatro açmak fikri Orhan'ın aklına geldi. Ama sahne ve tribün yapmak, masrafa bağlıydı. Orhan da bu niyetinden bir türlü vazgeçmiyordu. Civardaki bir odun ardiyesinden ince sırıklar çalarak bir sahne hazırladık. Tanıdık bir kahveciden elli iskemle ile bir lüks lambası kiraladık. Orhan'ın bir gecede hazırladığı üç perdelik bir dramı, iki gün içinde sahneye koyduk. Kılık kıyafet tedariki için topumuz birden seferber olduk. Komşulardan cübbe, sarık topladık. Temsil başarı ile sona erdi. Orhan o gece çok heyecanlıydı. Daha o yaşlarda, sanatın doyulmaz tadına ulaşmıştı.''
Reklam
Melih Cevdet Anlatıyor
''Tanışmamız galiba 1931 yılına düşer. Liseyi bir mektepte okuduk. Benden bir sınıf yukarıdaydı. Kimi derste kaçar, demiryoluna iner, ahşap istasyon binasında şiirden, tiyatrodan konuşurduk. Sesimiz adındaki okul dergisine yazılar yazardık. Delikanlılığımızın hemen en güzel günleri bir arada geçti.''
Oktay Rifat Anlatıyor
''Orhan'ı ilk mektebin beşinci sınıfından beri tanırım. Asıl dokuzuncu sınıfta can ciğer arkadaş olduk. İkimiz de şiir delisiydik. Orhan zil çalar çalmaz yanıma gelir. 'Teneffüsü gâvur etmeyelim Oktay' derdi. Şiir söz edelim, şiir konuşalım demekti bu. Bir yıl sonra İstanbul'dan Melih (Cevdet Anday) geldi. O da bizim gibi şiire tutkundu. Üç kafadar çocukluktan delikanlılığa el ele geçtik.''
Ne Çekmişsin be Orhan Veli...
''Buna göre beş yaşında mutfaktaki tavada köfte kızartılırken usulca tavanın yanına sokulmuş, elindeki çatalı köftelerden birine saplamak istemiş, çatal kayıverince kızgın yağ üstüne dökülmüş, ağır şekilde yanmış. Kız kardeşi Füruzan Yolyapan verdiği bir mülakatta ağabeyi Orhan Veli'nin bu yanık neticesiyle sırtında kalıcı yanık
Kalbimde Bir Yara Bozcaada
Hayat kimileri için yaptıklarından çok yapamadıklarından geriye kalan boşluktur.
Reklam
Ölümünü hissetmek...
Sabahattin Eyüboğlu, Nahit Hanıma yazdığı bir mektupta Orhan Veli'nin son günlerinde ölümden bahsettiğini hatta bir kahve yapmasını istediklerinde "ölüler kahve pişiremez" dediğini söyler.
Sayfa 353
"Türkçe karşılığı 'geriye gitme' demek olan irtica, her çağda başka mana kazanıyor. Meşruiyetten sonra irtica Abdülhamit devrinin geri gelmesini istemek demekmiş. Bugün çok şükür böyle bir anlamı yok. Ama bugünkü anlamı nedir, bugün nelere irtica demeli? Onu da bir düşünmek gerek. Bizce geri olan her şeye. (...) Milyonlarca yurttaşı müspet bilgiye, binlerce köyü okula kavuşturmak gibi ileri bir dava dururken, memleket irfanına din yoluyla hadim olmaya çalışmak bir geriliktir. Yani irticadır. Bir İslam birliği hayali peşinde koşmak, dolayısıyla dinin devlet işine karışmasını kaçınılmaz bir hale getirmek, prensiplerinden biri de laiklik olan bir rejimde bir geriliktir, yani irticadır. Fabrikaya karşı el tezgahı, traktöre karşı karabasan, diş fırçasına karşı misvak , okula karşı medrese, bilgiye ve kanuna karşı mızraklı ilm-i hâl birer geriliktir, yani irticadır. Biz irtacaı nerede görürsek yenmeye çalışacağız. İleri fikirli Türk gençliği de bizimle beraber."
Sayfa 318
Garip ekolü
Melih Cevdet de Orhan Veli ile benzer bir düşüncededir. Melih Cevdet, Zeynep Oral'a oldukça ilginç bilgiler verir: Biz üç arkadaş, şiirlerimizi birbirimize okurduk. Şimdi sanıyorlar ki üç kişi bir araya gelirse ekol kurulur. Hayır kurulamaz. Garip hareketi bir tesadüftür. Ben ingilizce şiirleri seviyordum, onlar daha çok Fransız şairlerini seviyorlardı. Sonra biz üç arkadaş dille oynamaya başladık. Biz üç arkadaş şiir yazarken nasıl şaka ediyorduk bilemezsiniz. Dünyayı şakaya alıyorduk. Gerçekten devrimci bir şiir olduğunu sonradan anladım. Alay etmezseniz hiçbir şey çıkaramazsınız. Biz düpedüz alay ettik.
Sayfa 268
Şiir nasıl olmalı?
"Arkadaşım Melih bir ara diyordu ki şiiri herkesin kolayca anlayabileceği bir hale getirmeliyiz. Şiir söylemenin kuşların ötüşünden farkı olmasın."
Garip akımı kime hitap eder? -2
Sadelik, Garip'in ortaya çıkışında ana etken olur. Orhan Veli bir yazısında "Arkadaşım Melih bir ara diyordu ki şiiri herkesin kolayca anlayabileceği bir hale getirmeliyiz. Şiir söylemenin kuşların ötüşünden farkı olmasın" diye anlatır.
Sayfa 165
400 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.