En Beğenilen Zabel Yesayan kitaplarını, en beğenilen Zabel Yesayan sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Zabel Yesayan yazarlarını, en beğenilen Zabel Yesayan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Okumak obsesif bir eylemdir öte yandan. Okumaya düşkün hemen herkesin kendine göre bir ritüeli vardır, önerilenler dışında çoğu zaman farkında bile olmadığı güdülerle kitap seçer"Ayfer
On yaşından daha büyük değildim herhalde, bir gün bu olayı hatırlayıp, her fikrini tartışmasız kabullendiğim babama sorduğumda :
''Musevilerin kötü bir halk olduğu doğru mu ?''
''Kötü halk yoktur, çocuğum,'' diye yanıtladı babam. ''Yalnızca kotü insanlar ve iyi insanlar vardır.''
''O zaman Türkler ? ''
''Onlar için de öyledir.''
Öncelikle şunu ifade edeyim ki bu kitap, bir anı kitabı. Yazarın gördüklerini tamamen kendi açısından yazıya ustaca döktüğü bir kitap.
Kitapta yazar bizi, 1909 yılında Adana ve çevresinde meydana gelen ve çoğunluğu Ermeni ahaliden olmak üzere binlerce ( ortak olan görüş 25-30 bin arası ) insanın ölümüyle sonlanan ve arkasında yine binlerce dul, yetim ve evsiz insan bırakan olayların hemen sonrasına götürüyor.
Yazar olayların sonrasında, Ermeni yetimlerin toplanarak , yetimhanelere yerleştirilmesiyle görevli bir heyetin üyesi olarak bölgeye gelir. Bölgenin o dönemdeki dramatik durumu, fiziki ve coğrafi yapısı hakkındaki gözlemlerini ve sağ kurtulanların ağzından dinlediği dramatik olayları, tam bir uyum içerisinde kaleme alarak bizlere aktarmaktadır. Tabii ki heyet, görevi gereği sadece Ermeni ahali ile görüşüp, onların bulunduğu bölgelere gittiğinden dolayı kitapta sadece Ermenilerin yaşadığı dram bize anlatılmaktadır. Ve yine olaylar bir Ermeni görevlinin gözünden bakılarak bize yansıtılmaktadır. Bölgedeki Türk ,Kürt, Çerkez yani Müslüman ahalinin yaşadıkları bu kitapta yer almamaktadır.
Sonuç olarak : Ben, bu kitabı, binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, binlerce insanın da hayatını direk olarak olumsuz yönde etkilemiş olan tarihteki böylesine büyük ve dramatik bir olaylar zincirine, sedece insani duygularla veya farklı bir bakış açısından bakmak isteyenlerin okuyacağı bir kitap olarak değerlendiriyorum.
....tüm gündelik endişelere karşın her insanın ruhunun köşelerinde bir yerlerde her daim sığınabilmek üzere bizzat inşa ettiği ayak basılmamış ve hakiki tapınaklar vardır.
Lakin kabul görmüş âdetlerden bana ne, edebi metotlardan bana ne? Ben kalbimi ifade etmek istiyorum, saadetimin şarkısını söylemek istiyorum, ben sadece senin için yazıyorum, sevgilim...
Rum ve Ermeni erkeklerinin bıyıklarını traş etmeleri terbiye icabıydı. Sokaklarda sessiz sedasız ve bir yeniçeriyle göz göze gelmemek için başları önlerinde yürürlerdi. Yeniçerilere bakmak tam bir küstahlık sayılır ve bela demekti.
Zabel Yaseyan gerçekten edebi yönden yetenekli ve usta bir yazar. Yaşadıklarını anlattığı kitaplarında bu özelliği açıkça kendini göstermekte.
Kitapta, talihsiz diyebileceğim bu usta kadın yazarın, İstanbul'da başlayıp, Stalin döneminde Sibirya kamplarında son bulan dramatik hayat hikayesine odaklanıyoruz. Yazar, çocukluğunun geçtiği İstanbul dönemlerini kendi ağzından anlatıyor. Hayatının diğer kısımları ise farklı yazarlar tarafından kitaba ilave edilmiş olarak bize aktarılıyor.
Ben kitabı, özellikle Osmanlı dönemindeki yaşam şartlarına azınlıklar tarafından da bakmak isteyenlerin okuması gereken bir kitap olarak değerlendiriyorum.