Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahmet Ocak

9.6/10
5 Kişi
27
Okunma
1
Beğeni
923
Görüntülenme

Ahmet Ocak Sözleri ve Alıntıları

Ahmet Ocak sözleri ve alıntılarını, Ahmet Ocak kitap alıntılarını, Ahmet Ocak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâm âleminin büyük âlimlerinden biri olan Gazâli, üstün zekâsı ve orijinal fikirleriyle, dinî meselelerdeki yorumlarıyla yaşadığı çağda ve sonraki zamanlarda önemini muhafaza eden bir âlimdir. Bu büyük âlim, Nizâmiye Medresesi'nde yetişmiş ve orada müderrislik yapmıştır. Kendinin büyüklüğüne, ilmine, Nizâmiye Medresesi etki ettiği gibi, kendisi de Nizâmiye Medresesi'ndeki eğitime ve medresenin fikrî yapısına etki etmiştir.
Nizâmiyeler sadece bir eğitim kurumu olmaktan öte, Sünnî inancın yeniden ihyasını ve İslâm âlemindeki pek çok problemin ortadan kaldırılmasını sağlayan önemli kurumlardır. Bu yönüyle devleti idare eden kadroyu yetiştirmesi, yıkıcı hareketleri engellemesi, medrese tekke çekişmesine son vererek bu iki düşüncenin uzlaşmasını sağlaması gibi konular yönüyle de önemli görevler ifa etmişlerdir. Bunlardan başka, İslâm âleminde medrese geleneğinin doğmasına yol açması ve Batı üniversitelerine model olması gibi hususlar da nizâmiyelerin özelliklerindendir.
Reklam
Nişâbur Nizâmiyesi müderrislerinden Muhammed b. Yahya, "Gazâlî ikinci Şâfiî'dir" derken, Abdülgâfir el-Fârisi, "Zekâ, ilim, beyân ve lisan konusunda gözler onun gibi birini görmedi" demektedir.
Sayfa 187 - Sübki, VI, 202 vd.Kitabı okuyor
Ona ne şübhe Üstad
Gazâlî, ilmî şöhretin ve kuru bilgilerin ötesinde bir şeyler aramaya başlamıştı. Onun keskin zekâsı, var olanla yetinmemekteydi. Kendisi, "Gençliğimin iptidasından beri hakikatleri kavramaya susamış olmak fitrî bir âdetimdir" demek suretiyle araştırmaya ve düşünmeye olan meylini ifade etmektedir.
Sayfa 186 - Gazâlî, el-Münkız mine'd-Dalâl, s. 15.Kitabı okuyor
Bu konuda Prof. Dr. I. Kafesoğlu da, "Nizâmülmülk, nizâmiyeleri devletin teftiş ve himayesi altında işleyen resmí ve muntazam tahsil müesseseleri şekline sokmak suretiyle, din terbiyesi ve öğretiminde inkılap yapmış ve nizâmiyelerin öğretim usulleri ve programları ana hatları ile son zamanlara kadar devam etmiştir" demektedir. O halde, nizâmiyeler devletin resmî müesseseleridir ve kuruluş şerefini Nizâmülmülk'e atfetmek yanlıştır. Bu kurumlar devletin parasıyla açılmışlardır ve Nizâmülmülk'ün buradaki payı, bahsedilen işi başarıyla gerçekleştirmiş olmasıdır ki bu da vezirin görevlerindendir.
Sayfa 100 - M. A. Köymen, a.g.e., s. 374. 297 İ. KafKitabı okuyor
Hocası İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî'nin vefatından sonra, Vezir Nizâmülmülk'ün yanına giderek onun önünde tanınmış âlimlerle münazarada bulundu; hepsinden üstün gelerek ilmî kapasitesini ispat etti. Bunun üzerine Nizâmülmülk onu Bağdat Nizâmiye Medresesi'ne müderris olarak atadı. 1091 senesinde İsfahan'dan Bağdat'a gelerek Nizâmiye'deki müderrislik görevine başladı. Gazâlî, Nizâmiye'de dört sene boyunca ders verdi; ilminin genişliği ve kelâmının güzelliği ile insanları büyüledi. Derslerine Bağdat reîsü'l-uleması, Hanbeliler'in reisi ve İbn Ukayl gibi büyük âlimler de katılırdı. Uzun süreli ders ve telif hayatından sonra, nefsini arındırmak ve hacca gitmek niyetiyle yerine ders vermek üzere kardeşi Ahmed el-Gazâli'yi bıraktıktan sonra Bağdat'tan ayrıldı (1095).
Reklam
Gazâlî, sultanlarla da görüşmekten kaçınmamış, gerektiği yerde onları uyarmıştır. Sultan Sencer'le görüşmüş, İmâm-ı Azam hakkında kendisine isnat edilen yanlış fikirlerin doğru olmadığını, İmâm-ı Azam'ın büyük bir imam olduğunu sultana söyleyerek gönlünü kazanmıştı. Aynı şekilde Muhammed Tapar'la da yazışarak, sultana mesuliyetlerini hatırlatıp, gücünü memleketin islahı için sarfetmesi konusunda nasihatte bulunmuştu. Ona göre devletin kurulması ve düzenin yürümesi için sultan gereklidir. Sultan adaleti gözetip halkın mutluluğunu temin etmelidir. Devlet fikri oldukça mükemmeldir. Ekonomik ve hukukî düzenin sağlanması için devletin gerekliliğini savunmuştur.
Gazâlî kelâmı güçlendirmek için bilerek veya bilmeyerek felsefi metotlara başvurmuştur. Filozofları reddetmek için yazdığı Tehâfütü'l-Felâsife'si meşhurdur. Gazâli, bu çalışmaları ile sadece İslâm âleminde etkili olmamış, aynı zamanda Batılı filozofları da etkilemiştir. Raymond Martini bunlardan biridir. O, muhaliflerin fikirlerini reddederken Gazâli'nin eserlerinden, parçaları olduğu gibi, fakat müellifin ismini zikretmeden nakletmiştir. Saint Thomas da Gazâli'nin fikirlerinden geniş bir şekilde istifade eden şahıslardandır. Ockhamlı William, Peter D'illy ve Nicalaus de Auctricuria gibi filozoflar da Gazâlî'nin eserlerinin Latince tercümelerinden istifade ederek etkisinde kalmışlardır. Gazâli'nin tesirleri bu kadarla kalmamıştır. Daha sonra gelen Montaigne (v. 1592), Descartes (v. 1650) ve David Hume (v. 1176) gibi filozoflar Gazâlî'nin metotlarını kullanmışlardır.
Bağdat'ta kısa bir müddet kaldıktan sonra Horasan'a geçerek Vezir Fahrülmülk'ün ısrarıyla Nîşâbur Nizâmiye Medresesi'nde bir sene kadar müderrislik yaptı. Fakat gönlü vatanına dönmek istiyordu. Bu nedenle dersi terkederek Tüs'a döndü. Evinin yanında fukaha için bir medrese ve süfiler için bir hankah yaptırdı. Vakitlerini Kur'an hatmi, ders ve gönül erbabıyla sohbetle geçirdi. Hakk'ın rahmetine kavuşana kadar böylece devam etti. Vefat edince Tús'un Taberan kasabasına defnedildi.
Sayfa 187 - Sübki, VI, 209; İbn Hallikân, IV, 219; I. A. Çubukçu, Gazzalî ve Batınilik, Ankara 1964, s. 9.Kitabı okuyor
Üstelik vezirin görevi, hükümdarın vekili sıfatı ile devletin işlerini sevk ve idare etmek olduğuna göre, Nizâmülmülk devletin parasını harcayarak devletin resmî okullarını inşa ettirmiştir. Bu da Nizâmiye medreselerinin devletin resmî müesseseleri olduğunu ve Nizâmülmülk'ün şahsına atfetmenin doğru olmadığını gösterir. Medreselere Nizâmülmülk'ün adının verilmiş olması bu müesseselerin devlet kurumları olmaları vasfını gölgeleyemez. Aksine, dönemin anlayışı gereği bu ismi almış olmasıyla izah edilebilir. Bu medreseler, Alparslan'ın emri ve parasıyla kurulmuştur. Nizâmülmülk'ün buradaki rolü, sultanın emrini büyük bir başarı ile gerçekleştirmis olmasındandır. Bu sebeple, zamanın üniversiteleri olan bu kurumların şerefini Nizâmülmülk'e mal etmek yersizdir.
Sayfa 98 - M. A. Köymen, a.g.e., s. 374. 98Kitabı okuyor
Reklam
Gazâlî sadece ilmin fildişi kulesinde yaşayan bir şahıs değildir. Cemiyetin meseleleriyle de ilgilenmiş, ilminin vermiş olduğu cesaretle çözüm yolları göstermiştir. Devrinin sultanı Sencer için et-Tibrü'l-Mesbük adlı eserini yazmıştır. Aynı şekilde Halife el-Müstazhir-Billâh'ın emriyle yazdığı; Bâtınîler'in akîdelerini reddedip fikirlerinin çürüklüğünü ortaya koyduğu, Kitâbü'l-Müstazhirî olarak da bilinen Fedâihu'l-Bâtıniyye adlı eseri mevcuttur.
Ahmed el-Gazâli'nin tasavvufi kişiliği daha ağır basar. Devrin büyük mutasavvıflarından Yusuf-i Hemedânî de onun meclisinde bulunmuştur. Ahmed el-Gazâlî'nin bazı âlimlerce hezeyan kabul edilen sözleri mevcuttur. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, Ahmed el-Gazâlî'nin müridi idi. Oğlu Sencer'i şeyhini ziyarete göndermiş, Ahmed el- Gazâlî de Sencer'in yanağından öpmüştü. Durum Melikşah'a arzedilince oğluna, "Hangi yanağından öptü?" diye sormuş, O da bir yanağından öptüğünü söyleyince, babası "Yeryüzünün yarısına mâlik olacaksın eğer iki yanağından öpseydi tümüne mâlik olurdun" demişti. Gazâlî, Sultan Mahmud'un olduğu bir mecliste de vaaz vermiş ve sultan kendisine 1000 dinar vermişti. Çıkıp giderken vezirin eyeri ve yuları altınlarla süslü atını görünce ona binerek gitmişti. Durum vezire iletilince ona kimse dokunmasın dedi ve at geriye istenmedi.
İbnü'l-İmâd, Nizâmülmülk'ten bahsederken, "Şehirlerde medrese inşa etmiş ve ilim ehlini korumuştur. İlk önce medrese inşa eden Nizâmülmülk'tür. Medreselerin dışında mescid ve ribâtlar da inşa etmiştir" demektedir. İbnü'l-Cevzí ise, "Nizâmülmülk medreseler bina etmiş, dinî ilimleri ihya etmiştir. Medreselere vakıflar bağlamış, ilmî ve ilim ehlini yüceltmiştir. Haremeyn'i imar ettirmiş, kütüphaneler yaptırmıştır. Onun zamanında ilim çarşısı âlimlerle dolmuş, dünyanın dört bir yanına dağılmıştır; ilim ehlini korumuş, onları her şeyden müstağni kılmıştır. O öldükten sonra da insanların övgüleriyle hayattadır" demektedir. Aynı düşünceyi paylaşan Sübkî de, "Nizâmülmülk, mescidler, medreseler, ribâtlar inşa etmiş, devletin işleyişi için güzel tedbirler almıştır. Nizâmülmülk'ün tedbirleri sayesinde Alparslan'dan sonra Melikşah zamanında devlet en güçlü haline gelmiştir" demektedir. Aynı şekilde Makrîzi de, "… Fukaha ve ilim ehli için tahsis edilen ilk medrese Nizâmiye'dir ve Nizâmülmülk'e nisbetlidir…" demektedir. İbnü'n-Nizâm ise, "Nizâmülmülk, medreseleri ilk tesis eden ve günümüze kadar gelen nizam ve kanunlarını koyan ilk şahıstır. O, medreseler yaptırarak ilim yolundaki talebelere tahsis etti ve mertebelerine göre in'amlarda bulundu" demektedir. Bütün bunlara bakıldığında, Nizâmiye medreselerinin inşa şerefinin ve ilim ehlini koruma âlicenaplığının "Nizâmiye" adından dolayı Nizâmülmülk'e isnat edildiği görülür.
Sayfa 94 - İbnü'l-İmâd, III, 383 vd. | Makrîzî, el-Hıtat, II, 363. | İbnü'n-Nizâm, a.g.e., s. 58.Kitabı okuyor
Bu büyük âlim, dinî ilimler ve tasavvuftaki başarılarının yanında kelâm ilminde de zirveye çıkmıştır. Mu'tezile'nin teorilerini çürüten ve yanlışlıklarını ortaya koyarak Ehl-i sünnet'in güçlenmesini temin eden İmam Eş'ari'den (v. 951) sonra Bâkıllânî (v. 1013) bu görevi devam ettirmiş ve Bâkıllânî ile Eş'arîlik tekemmül etmiştir. Gazâli'nin hocası Cüveynî'nin görüşleri de genelde Bâkıllânî'nin görüşlerine benzer. Yalnız Cüveynî'de münakaşalar daha dikkatli ve daha incedir. Bahsedilen şahıslar tarafindan teorisi geliştirilen Eş'arî kelâmının nihaî zaferi, Gazâlî sayesinde kazanılmış ve bu düşünce sistemine son şekil Gazâlî tarafindan verilmiştir.
Sayfa 189 - P. Hitti, II, 663; O'Leary, a.g.e., s. 135; S. H. Bolay, Felsefi Doktrinler Sözlüğü, İstanbul 1979, s. 91.Kitabı okuyor
Gazâli'nin fikirlerinin gelişmesinde hocası Cüveynî ve Ebü Ali el-Fârmedi'nin (v. 1084) rolü büyüktür. Cüveyni, ünlü sûfî Ebû Nuaym el-İsfahânî'nin gözde bir müridi idi. Cüveyní, sadece zâhirî ilimlerde Gazâlî'ye tesir etmemiş, tasavvuf konusunda da etki altında bırakmıştır. Ünlü mutasavvıf Kuşeyri'nin (v. 1072) talebesi olan Ebû Ali el-Fârmedi de Gazâlî üzerinde tasavvufi yönde büyük etki sahibidir. Allah yolunda çalışırken bir şeyhe bağlı olmanın gereğine de inanan Gazâlî, hocası Ebú Ali el-Fârmedi'nin sohbetlerine katılarak ondan tefeyyüz etmiş, verilen vazife ve ibadetleri yerine getirmiştir. Zikre devam etmiş ve manevi yolda terakki sağlamıştır. Gazâlî sadece bu iki şahsın tesirinde kalmamış, kendi eserinde bizzat belirttiğine göre: Ebû Tâlib el-Mekkî, Hâris el-Muhâsibî, Cüneyd-i Bağdâdî, Bâyezid-i Bistâmî gibi mutasavvıfların kitaplarını okuyarak onlardan da faydalanmıştır.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.