“Döblin, sürgünde aşırı derecede yalnız hisseder kendini. Nazi yılları boyunca Almanya'da kalmış olan bir yazar meslektaşı ülkeyi terk edenleri göçün "koltuklarının ve dertsiz makamlarının" keyfini çıkarmakla suçlayınca Döblin yanıt verir: "Bir ülkeden diğerine kaçmak, bildiğin her şeyi, seni besleyen her şeyi kaybetmek, her zaman kaçar halde olmak ve sürgünde bulunduğun için, güçlü olduğun halde yıllar boyu bir dilenci olarak yaşamak: İşte benim 'koltuğum', benim 'dertsiz makamım' böyle bir şey.”
Okumak belleğin bir işlevidir; okuduğumuz hikâyeler, başkalarının geçmiş deneyimlerinden, kendi başımızdan geçmişcesine tat alabilmemize olanak sağlar.