Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayhan Yücel

Sevincini Bulmak yazarı
Yazar
8.5/10
2 Kişi
10
Okunma
2
Beğeni
1.051
Görüntülenme

Ayhan Yücel Sözleri ve Alıntıları

Ayhan Yücel sözleri ve alıntılarını, Ayhan Yücel kitap alıntılarını, Ayhan Yücel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evet, nefretimizin kaynağını düşündüğümüzde her şeyden evvel 0 nefret halindeki kutupları ortaya koymalıyız. Zirve dediğimiz, yüksek gördüğümüz şey nedir? Nefret konumuzdaki yeri nedir? Zirveyi teşkil eden; yıkılan gururumuz, âdi menfaat endişelerimiz, başkalarına hak tanımayan hırslarımız olmasın. Bundan dolayı bu hadisede rolü olduğunu
Reklam
Tek tek hepimizin sevincinin ancak çevremizin sevinç ve saadeti ile tamamlandığını, bu çevre büyüdükçe sevincin sonsuzluğa doğru büyüdüğünü bizzat yaşamak ve görmek lâzım geliyor. “Yaşamak, hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir” diyen Rahmi Ağabeyin* ifadesi ile “Sevincin; hizmetle, sevinç vermekle başlayıp büyüdüğü”nü duyup, yaşamak lâzım geliyor. Nihayet “Kurtulmak için kurtarmak lâzım. Bize sevinç getirecek lütfu ilâhiyi dilemek lazım. Bir lütfu ilâhiyi dilemek için de bin fedakârlık lâzım” ** geliyor. *Rahmi Eray ** N. Topçu
Bütün kainat, insanın bir ruh hareketi kadar değerli değildir, çünkü biz bu ruh sayesinde onlari taniyoruz.Bütün ruhlar ise bir merhamet kadar degerli degildir. Pascal
Hiç şüphe yok ki Allah’ın insan ruhuna bahşettiği birçok ilahî kudretler yanında bir kıymetlisi de iyilik duygusudur. İyilik duygusu bir kudret olabilir mi? Evet, kin ve nefretin doğurduğu yıkıcılığa karşı o, yapicı bir kudretin kaynağı olan duygudur. Şu halde başarmak, yapmak, bu arada hareket etmek gibi bir fiilin ifadesinden ve eserinden önce,
Hareket... O, yerinde; çizgilerini, kalemine çekicini vurmakla çizen bir taşçının hareketi, bir fırçanın hareketi, bir kara kalemin hareketi, veya cetvel kenarında kayan kalemi kullanan bir elin hareketi veya sağır ve körlerin dahi anladığı dil; sevginin, bir terazide sembolleşen adaletin, saygının, hareketi kısacası bir insanın hareketi ama bir iradenin hareketidir. Zira bu irade olmadıkça hareketin fıgürleştiği el, onun müzikleştiği dil, aydınlandığı göz; zehir sunan bir el yılanla yarışa çıkan bir dil, okların çıktığı ve dilimizin “kem” dediği bir gözdür. Öte yandan bu irade oldukça, hareket; tabiatı ve insanı okuyan gözden yine tabiatı ve insanı dinleyen kulağa veya sapan tutan elden ipek dokuyan ele, kaval tutan elden silâh tutan ele kadar ifade bulacak ve ferdi gayesine yaklaştıracaktır. Böyle olmakla beraber, yani onu bazen kalem tutan bir elde, bazen göğe açık kaldırılan bir elde, bazen seyreden bir göz veya dinleyen bir kulakta bulmamıza rağmen o bütündür.
Reklam
Muhakkak ki dünya, birçok nefret konusu ile dolu. Nefret hallerinin bunları yaşıyan insanoğlunda nefsimizle ilgili bir de ideal eğilimlerle ilgili olmak üzere iki yönde dağıldığını görüyoruz: Bir yanda, kaynağını nefsimizden, bazı kere yıkılan bir gurur, bazı kere tatmin bulamayan bir hırstan alan nefret halleri var. Diğer yandan da en yüksek bir hayra yönelmiş; hakikat, iyilik, güzellik, Allah sevgisi gibi ideal eğilimlerle ilgili nefret halleri yer alıyor. Elbette, zulmü nefretle karşılamaktan tabii bir şey yoktur. İnsanlık cevherine yakışmayan her hal karşısında duyduğumuz nefret, bir merhamet hali kadar büyüktür. Zira burada nefretimizi kıymetli, büyük kılan, insanın büyüklüğüne olan inancımızdır. Zira bu türlü nefret hali, en sonunda bir sevgi gibi yine merhamete vesile oluyor. Nihayet, en yüksek hayrı gaye edinen bu nefret bir merhamete dönüşüyor. Halbuki nefsi ile ilgili nefret halleri ise ferdi; ancak, yıkıcı, yok edici, ezici bir kuvvet halinde sevk etmekle kalıyor ve sahibini ancak bu sonuçta tatmin ediyor. Böylece kaynaklarında, genel olarak bir nefse, diğeri evrensel bir iradeye bağlı olmakla ayrılan nefret halleri, doğurdukları neticelerin farklı olmaları ile de birbirinden ayrılıyorlar.
Nefret ve Merhamet
“Kur'an-ı Kerim'in bize anlattığı kalb adamı, Hz. İsa'nın söylediği gibi merhametle düşünenler, merhametle görenler, ancak merhametle tanıyanlardır. Alemi içinden tanıyışın sırrını veren merhamet, bizi hayata bağlayan en büyük kuvvettir”. Topçu, N.: "İsyan Ahlâkı"
Günün birinde, elma ağaçlarının güller açması ve güllerin de elma vermesi nasıl imkansız bir hadise ise, her insanın, kendi kaderini en zaruri şekilde kendi hareketlerinin ağı ile örmeyerek kendi varlığının dışında yaşayabilmesi de öylece imkansızdır.
Çeltüt Matbaacılık
Mehmet Kaplan’ın Gandi hakkındaki bir makalesinden aldığım şu satırlar da, okuyalım. “Gandi dininde bulmuş olduğu bazı basit prensipleri, inatla tatbike çalışıyor. Bunlar. Yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, başkalarına fenalık etmemek, perhizkâr yaşamak gibi bütün dünya dinlerinde ve basit ahlâkta mevcut bulunan kaidelerdir. Görülüyor ki, bu prensip ve kaidelerde yeni ve harikülâde hiçbir şey yoktur. Yeni ve harikülâde olan taraf Gandi’nin bu basit prensipleri yirminci asır ortasında hayatının merkezi yapması ve bunlardan her ne pahasına olursa olsun hiçbir hâdise, hiçbir eziyet karşısında zerre kadar ayrılmamasıdır”, işte Gandi’yi bize tanıtan şahsıyeti, bu îman ve irâdede görüyoruz.
46 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.