Kitabın son cümlelerinden biriyle başlayabilirim yorumuma; "Doktor Abla'nın hayatının merkezinde ailesi, Medine ve insan gönlü vardı..."
Kendimi bildim bileli yaşı geçkinleri, hâl ve tavırlarından tecrübe akan insanları dinlemeyi çok ama çok severim. Kitabı okurken de Doktor Abla'nın dizinin dibinde oturuyor gibi hissettim her zaman. Yaptığı hizmetlerle, Medine'ye duyduğu aşkla, bütün ömründe, hayatının her alanında sadece Allah'ın rızasını gözetmesiyle, her birini kalbinin bir yerinde sakladığı anılarıyla, kâh soğukta, kâh fırtınada, kâh sıcakta çölleri aşıp her şartta aşık olduğu, vatanı bildiği Medine'ye varmasıyla "Bir müslüman nasıl yaşamalı?" sorusunun cevabını verdi bana. O, bu kulluğuyla kendisine nasip olanları öyle mütevazı bir şekilde anlatıyor ki kitabı okurken kalbinizde bir hizmet sevdası yeşeriyor bir de Medine aşkı. Öyle güzel, öyle aşkla anlatıyor ki koşarak gitmek istiyorsunuz, ondan aldığınız ilhamla çölleri aşmak istiyorsunuz. Ahir zamanda yetişen gençler olarak bir idolümüz olacaksa bu Ayşe Hümeyra hanım olmalı. Allah kendisinden ebeden razı olsun.