En Eski Bahriye Üçok kitaplarını, en eski Bahriye Üçok sözleri ve alıntılarını, en eski Bahriye Üçok yazarlarını, en eski Bahriye Üçok yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitapta da geçen İzmir milletvekili Hacı Süleyman Efendi'nin 1920 yılında Mecliste söylediği şu cümle kitabın anlamını ve amacını en iyi özetleyen olmuş.
"Bugün köylerde ufak ufak okul yapmak, şehirlerde büyük büyük cami yapmaktan daha hayırlıdır"
"Ulusların hukukunu belirten şey din ve mezhep değildir.Din ezeli gerçekler makamında durup kalmazsa ,yani dünya işlerine karışmaya kalkışırsa herkesi yakar,kendisi de zarar görür." (Mustafa Fazıl Paşa)
Ömer bin Hattab' ın da söylediği gibi " Araplar yalnız malları için hasistiler."
Bu iktisadi ve siyasi durumdan faydalanmak isteyen bazı kimseler,
kendi kasaba ve bölgelerini Medine hükûmetinin nüfuzundan sıyırarak
kendi şahıslarına bağlamak ve böylece zekât veya başka adlarla toplayacakları vergileri, kendilerinin ve kabilelerinin refah seviyesini arttırmak için kullanmak istiyorlardı. İşte böyle bir gayeye ulaşabilmek için bazı kimseler peygamberlik iddiasını da kendilerine uygun bir yol olarak seçtiler.
Sayfa 34 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Asıl adı Abhala bin Kââb bin Avf olan Esved'e Zul'l -Hımar , yahut Zu'l- Hımar da denmektedir. Birincisi peçeli, ikincisi eşekli demek olan bu iki lâkabın her ikisi de doğru olabilir Çünkü Esved'in aşağıda göreceğimiz üzere, bazı marifetler yapan bir eşeği varmış . Diğer yandan Esved'in her zaman bir peçe ile örtülü olarak gezmesinden dolayı Zu'l-Hımar
lâkabını taşımış olması da muhtemeldir . Zira Samiler'de kâhinlerin ve peygamberlerin çok kere bir peçe taşımaları eski bir gelenek icabı idi.
Musa Peygamber'in de böyle bir peçe taşıdığı İncilde yazılıdır.
Sayfa 35 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
İslâm öncesi Araplarda göze batan bazı eksiklikler var: Devlet kuramamak - Kadının tabu olması - Allah ile aldatılmak - Yetimin öksüzün yoksulun ötelenmesi.
İslâm öncesi Türklerde devlet kurmak gibi bir sorun yok. Kadın tabu değil. Hatta Sultan (Türkan), Hakan'ın imzası yanına kendi imzasını atmamışsa o belge geçersiz sayılırdı. Poligami (çok eşlilik) yoktu. Kur'an, bebeği kız doğunca yüzü asılan Arap erkeklerini anlatır, onları azarlar. Türklerde kız çocuk doğunca kimsenin yüzü asılmazdı. Tanrı inancı elbette vardı; ancak sırtını ona dayamış kurumsal din adamları gibi tembel bir sınıf yoktu. Yetim,öksüz, yoksulun itilip kakıldığına dair ben henüz bir şey bulamadım.
Kur'an adeta Araplara "Türkler gibi olun" demiştir.
İslâm sonrası Araplar tarihte ilk defa derli toplu devlet kurdular. Kadının konumu ilk yıllarda biraz toparlandı, peygamber sayesinde komutanlık yapanları bile var. Sonrasında devlet yönetiminde de yer alanlarını gördük. Halife Osmanla Emeviler başa bela edilene dek demokratik bir nezaket ve laiklik denendi. Yetim öksüz yoksul konusunda toplumsal titizlik gösterildi; Beytül Mal kuruldu.
Şimdi, Araplar Türk uygarlığını alması gerekirken, biz Araplaştık. Onları da aşağı çektik. Tarihte de böyle, şimdi de. Harfler, kadının giyimi, poligami, kültürün her öğesi, çocuklara verilen adlar, hepsi Arap hayranlığının bir göstergesi.
Bir tek devleti çökertip kabile olmamız kaldı...
Arap dincilerinin bombalı paketle öldürdüğü Bahriye Üçok'un bu başyapıtını yeniden okuyorum. O, bugünlere gelmeyelim diye elinden geleni yaptı...