Aristoteles'in Thales'e dair kurduğu paylaşımın aynısı söz konusu: O sophostur [bilge] ama pronimos [temkinli] değil, bilge- bilgindir ama ihtiyatlı(prudent) değildir, bilhassa tüm meyve sıkma makinelerinin gelirini alarak ilk istifçilik kapitalizmini kurduğunda. Bu halde Thales'in meydana getirdiği servet, ancak, filozof zamanı öngörmek üzere yıldızları gözlemlerken kuyuya düştünde kendisiyle alay eden Trakyalı hizmetçi kadının kahkahasına cevaben anlam kazanır. Thales hizmetçiye, sophia'nın bir parçası olan meteorolojinin, istendiği takdirde para kazandırabileceğibi -ki temkinli ve dolayısıyla da bilgili filozof bunu umursamaz- kanıtlamak İster (bu bir "epideixis"tir, yani bir kanıtlama olduğu kadar bir performanstır da). Hem Arendt, hem de Aristoteles'e göre, bu ismi hak eden biri phronimos olmalıdır. Ve düşünürün sophia'sı, dünyevi meselelere bulaştığında, böyledir, ve tek başına, ihtiyattan ve pratik bilgelikten yoksundur.
Öyle görünüyor ki, Küçük Büyük'e kendi yasalarını dayatıyor. Bir kadın söz konusu olduğunda hatırı sayılır derecede kullanılan "küçük" sıfatı da bu meyilde; tabii ki öncelikle Elfride'ye de atıfta bulunuyor, kanonik "Benim sevgili küçük ruhum" ("Mein liebes Seelchen!") deyişindeki gibi, buradaki küçültme eki ismin çoktan bir parçası haline gelmiştir. Kadınların bu şekilde, en azından sıfatlaştırılmış anlamlayıcıların kuvveti dikkate alındığında, Küçük tarafından konumlandırılışları Heidegger'in yaşadığı çağa özgü duruyor aynı zamanda. Sartre'ın 1926-1939 dönemindeki (meşru kadını Simone de Beauvoir tarafından seçilen) mektuplarında küçültmeye sıkça başvuruşunu görerek ancak büyük şaşkınlığa uğrayabiliriz. Simone Jolivet'ye "Benim sevgili küçük Pollackçığım" diye yazıyordu... Genellikle oldukça tuhaf duran "Benim sevimli kunduzum" ödüllendirilen Simone de Beauvoir bile, "Benim küçük morganatik eşim" veya "sizi tekrar öpüyorum, küçüğüm", ya da "şu sevgili küçük insan" gibi şeylere katlanmak zorundaydı.