Eğer duvarda Asılıysa resimdir. Yerde duruyorsa heykeldir.
Çok büyük veya çok küçükse kavramsal dır. Duvarın bir parçasıysa, yerin bir parçasıysa mimari yapıdır. Bilet alman gerekiyorsa moderndir. Halihazırda içinde geziyorsan ve dışarı çıkmak için para ödemen gerekiyorsa daha da moderndir. Eğer para ödemeden içine girebiliyorsan tuzaktır. Hareket ediyorsa modası geçmiştir.
Eğer kaf a nı kaldırıp bakman gerekiyorsa dinidir. Bakmak için kaf a nı eğmen gerekiyorsa gerçekçidir. Eğer satılmışsa yere özel sanat eseridir. Görmek için metal detektöründen geçmen gerekiyorsa, halka açıktır.
.
Dilin yeniden kullanılmasında, seslerin yeniden dağıtılmasında, kalıplama ilkesinin değiştirilmesinde, orijinal anlamın, yani anlatının gölgesinde alternatif anlamın zayıf kıvılcımlarında bir tür özel güç vardı.
.
.
.
Birdenbire, öylesine aklıma geliveren, sanki bir ba kıma içime doğuveren bir sözcüğü söyleyişimi; son rasında onu, adeta dilimin üzerinde yuvarlayarak, anlamını ve sözdizimi kurallarına uyup uymadığını test ederek bir cümlede kullanışımı hatırlıyorum.
Hani şu iki parçalı dostluk kolyelerinde olduğu gibi, sözcüğün anlamının yalnızca bir yarısına sahip ol duğumu, diğer yarısını konuşmanın sosyal aleminde bulmam gerektiğini hissettiğimi hatırlıyorum....
Sayfa 80 - Everest yayınları Ekim 2019Kitabı okudu
Şiire hiç ilgi duymayan veya şiirle ciddi olarak ilgilenmemiş, bununla ilgili hiçbir şey bilmediğini söyleyen bir arkadaşınıza bu şiiri oku-yun, bahse girerim ki hataları bulsa da bulamasa da en azından şiirin kötü, çok kötü olduğuna karar verecektir. Böylece McGonagall başarısız olma yo-luyla amacına ulaşır, çünkü başarısızlığı aşağı yukarı evrensel olarak kabul edilir ve insanlar arasında bu açıdan bir ortaklık oluşturur..
Sayfa 35 - Everest yayınları Ekim 2019Kitabı okudu
"Şiir": Hangi sanat izleyicisinin hoşnutsuzluğunu öngörür, hangi sanatçı bu hoşnutsuzlukla saf tutar, hatta bunu teşvik eder? Hem dışarıdan hem içeriden nefrete maruz kalan bir sanat düşünün..
Sayfa 15 - Everest yayınları Ekim 2019Kitabı okudu
.
Herhangi bir şair ne yaparsa yapsın, şiirler, okuyucuların şiirsel deneyimin olasılığına olan umutsuz inançlarını, her ne olursa olsun yansıtabilecekleri veya onlara bunun imkansızlığının yasını tutma fırsatı verebilecekleri ekranlar oluşturacaktı.
...
Dili farklı bir amaçla kullanmanın, sesleri farklı bir şekilde yerleştirmenin, örtülü kuralları değiştirmenin bir tür özel güçle ilgisi vardı, alternatif anlamın orjinal anlamın, anlatının gölgesindeki cılız kıvılcımları.
Şair olmak istedi çünkü şiirler büyüydü, anlamı değiştiren ve yeniden yaratan biçimlendirilmiş sesti, şiddeti uygular ve püskürtürdü, sizi meşhur ederdi veya silerek meşhur ederdi, ayrıca bedenler üzerinde başka etkiler yaratabilirdi…
… acı çekmenin ne olduğunu bilmedikleri, eğer herhangi bir acı çekiyorlarsa tam da bu acı çekme mahrumiyeti yüzünden acı çektikleri gerçeğinden daha bariz ne olabilirdi, çok fazla konfordan, çok fazla şekerden gelen bir tür nöropati, bir tür varlığı varoluşsal gut hastalığı.
Belki edebiyatın rolü bakış açımızı korumakta bize yardımcı olmaktı,geleceği göz önünde bulundurmaktı, aydınlatıcı bir birikim oluşturmak için bize ait"simdi" ile geçmişteki "şimdiler "arasında bağ kurmamızı sağlamaktı.