Uçan Mabet
15.11.2020
Bir grup insanın uzay gemileri ile kendilerini bilmedikleri bir dünyada bulmaları,iletişim kurmakta zorlandıkları gelişmemiş bir topluluk,bu topluluğun gelişmeyi öğrendikten sonra kendileri ve toplumu sürükledikleri gelişememezlik durumu...
Yazarın künyesi oldukça başarılı.Yüzüklerin Efendisi serisini dilimize kazandırmış. Bu bilgi ile okurken kurgu içerisinde geçen Dokuz Pir acaba Dokuz Krallık etkisi mi diye düşündürdü. (Yazarımız Ursula K.Le Guin'in Yerdeniz eserini de çevirmiş.)
Kurguda ayrıca dini sorgulamalar yapılırken serzenişin 1400 yıl öncesine yapılması da biraz ilginç geldi.
İnanılmaz bir kitap. Bu kadar etkilenebileceğimi hiç düşünmemiştim. Birçok yönden insanı sorgulatan distopik bir roman. Din, inanç, yaşam tarzı... Biz özgür müyüz, yoksa dayatılmış ve zamanla benimseyip hayatımızı bu şekilde yaşamaya alışmış bir topluma mı dönüşmüşüz? Şiddetle tavsiye ediyorum.
İdrak lisanının sadece gelişmiş, gelişimini tamamlamış insanlar arasında iletişimi sağlaması ve yeni inilen Yaft gezegenindeki insanların gelişimlerini tamamlayamamamış canlı olmaları. İnanın bu iki basit bilgi, ilk yirmi beş sayfada kırk kez tekrarlanıyor. Yazarın bizi “gelişmemiş, gelişimini tamamlayamamış canlılar” zannetmesine mi, yoksa bu basit “idrak lisanı” fikrini kavranamayacak derecede bir buluş zannetmesine mi yanayım bilemedim. Yüzüklerin Efendisi serisinin harika çevirmeni Çiğdem Erkal’ın bu kitabı yazmış olduğuna inanamadım ve üzüldüm.
Çiğdem Erkal
Kitap bir muhteşemdi. Bir Türk yazarın bu kadar iyi bir bilimkurgu eseri ortaya koyması beni açıkçası çok gururlandırdı.
Kitabın ilk 50 sayfasından sonrası bana biraz geçenlerde okuduğum
Atuan Mezarları kitabını hatırlattı ki yazarımız Çiğdem Erkal'ın dilini de
Ursula K. Le Guin 'nın diline benzettim. Benim için bunlar harikaydı.
Kitabı ben çok sevdim, çok beğenerek okudum. Bundan sonra Çiğdem Hanım me yazsa okurum artık.
Bu kitap hakkında düşünenler varsa artık düşünmeyi bıraksınlar ve bir an önce okusunlar. Kitaptaki kurgu, dil, anlatış... çok çok güzeldi.