Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Daniel Whiteson

Daniel WhitesonHiçbir Fikrimiz Yok yazarı
Yazar
8.4/10
41 Kişi
116
Okunma
1
Beğeni
730
Görüntülenme

Daniel Whiteson Sözleri ve Alıntıları

Daniel Whiteson sözleri ve alıntılarını, Daniel Whiteson kitap alıntılarını, Daniel Whiteson en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün mağara insanlarının Dünya’yı algılama şekli karşısında neler hissediyorsak, bundan 200 yıl sonra yaşayacak insanlar da bizim düşünce şeklimize baktıklarında büyük ihtimalle aynı şeyi hissedeceklerdir.
Örneğin, hala cevaplanmamış derin sorulardan biri şudur : antiparçacıklar kütle çekimini normal madde parçacıkları gibi mi hisseder ?
Sayfa 259 - İndigo
Reklam
Eğer bu kitabı bundan 30 sene önce yazmış olsaydık bu evrenimizin en büyük sırlarından biri olabilirdi. Günümüzde buna dair kulağa çok çılgınca ve inanılmaz gelen bir teori geliştirilmiştir. Hazır mısınız? Evrenin yaratılışından birkaç saniye sonra, yaklaşık 0,000000000000 00000000000000000001 saniye içerisinde uzay-zamanın dokusu ışık hızından 10.000.000.000.000.000.000.000.000 kat daha büyük bir hızla genişlemişse? Bam. Problem çözüldü. Ne? Uzay-zamanın dokusunun neredeyse anlık olarak, ışık hızından da hızlı bir şekilde on üzeri yirmi beş kat büyüklüğe ulaşması kulağınıza komik ve uydurma mı geliyor? Eğer öyleyse büyük ihtimalle siz, çılgın bir fizikçi olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. Fizikçilerin, evrenin neden olması gerektiğinden daha büyük olduğuna ve neden homojen bir sıcaklığa sahip olduğuna dair buldukları açıklama budur. Buna (fonda çalan davulları hayal edin) "şişme teorisi" adını vermişlerdir. Tamam, belki de o kadar havalı bir isim değil, ama bu teori büyük olasılıkla doğru.
Sayfa 277Kitabı okudu
Higgs Alanı
Teori kabaca şöyledir: bütün evrene yayılmış bir kuvvet alanı düşünün, bu alan başka hiçbir alanın yapmadığı bir şeyi yapmaktadır; bir şeyleri çekmek veya itmekten ziyade parçacıkların hareket etmesini veya yavaşlamasını zorlaştırmaktadır. Bu alanın etkisi eylemsizlik kütlesine sahip olmanın etkisi ile özdeştir. Söz konusu alan, bir parçacıkla ne kadar çok etkileşime girerse parçacığın da o oranda eylemsizliğe veya kütleye sahip olduğu görülmektedir. Hatta bir adım daha ileri gidelim ve parçacığın, bu alanla etkileşerek ortaya çıkardığı eylemsizliğin, parçacığın bizzat kütlesi olduğunu söyleyelim. İşte bu, bir kütleye sahip olmak demektir. Bazı parçacıklar bu alanı çok güçlü bir şekilde hissederler, bu da hızlanmaları veya yavaşlamaları için daha çok kuvvete ihtiyaç duydukları, yani daha fazla kütleye sahip oldukları anlamına gelir.
Aslında kuantum mekaniğine göre parçacıklar, evrene yayılmış kuvvet alanlarındaki süper tuhaf ve küçük dalgalanmalardır.
Sayfa 81 - İndigo
Sıklıkla , yaşadığımız evrene dair derin bir sırrın daha çözüldüğüne dair haberler duyarız . Ama cevabı öğrenmeden önce kaçımız sorunun ne olduğunu biliyoruzdur ki ?
Reklam
Uzaya eğriliğini veren şey, evrendeki kütle ve enerjidir (kütle ve enerjinin uzayı büktüğünü hatırlayın) ve bir parça daha fazla kütleye ve enerjiye sahip olsaydık uzay bir yöne doğru eğrilmiş olurdu. Ya da daha azına sahip olsaydık diğer yöne doğru eğrilecekti. Ama uzayın kusursuz derecede düz olması için tam da olması gereken miktarda kütle ve enerjiye sahibiz. Eğer metreküp uzayda altı hidrojen atomuna sahip olsaydık, ya da dört, bütün evren çok daha farklı (daha kıvrımlı ve daha seksi) olurdu.
Sayfa 129Kitabı okudu
Neyi bildiğimizi (ve bilmediğimizi) tablolara dökmek kurgumuzun içindeki kayıp parçaları ve olası düzeni keşfetmemizi sağlar. Bir an için 1800'lerde yaşayan bir bilimci olduğunuzu (ve komik gözlükler taktığınızı) düşünün ve atomların aslında çok daha küçük birimler olan elektronlar, protonlar ve nötronlardan oluştuğunu henüz bilmediğinizi hayal edin. Eğer bildiklerinizi elementlerin periyodik tablosuna dökmüş olsaydınız bazı enteresan şeyleri fark edecektiniz.
Keşfetmenin ilk kuralı neyi bilmediğimizi bilmektir
Sayfa 8
Çünki, kəşf etmənin ilk qaydası nəyi bilmədiyimizi bilməkdir.
Reklam
Bilim tarihi, Dünya'yı algılama şeklimizin aslında nasıl da kendi bakış açımızla gerçeklerden uzaklaştırıldığının her yapılan devrimsel keşifle tekrar tekrar ortaya çıkarılmasından ibarettir.
Hayatınız boyunca oynadığınız bir oyunu bir gün ve birdenbire yepyeni kurallar ve taşlarla oynayabileceğinizi keşfettiğinizi düşünün.
Sayfa 35
Düşünün ; Zaman hakkında düşünmek bile zaman gerektirir !
Sayfa 141Kitabı okudu
Cern'de yapılan deneylerden biri
Farklı boyutların varlığını belirlemek için parçacık çarpıştırıcıları nasıl kullanılır? Elinizde, elektron gibi küçük bir parçacık olduğunu düşünün. O parçacık sadece bizim bildiğimiz üç boyutun içinde bulunmakla kalmaz, aynı zamanda diger boyutlar içinde de hareket halinde olabilir. Diğer boyutların döngüsel olduklarını hatırlayın, bu sebeple parçacık bizim boyutumuzda bir yere gitmemesine rağmen, yine de hareket halinde olur. Bu fazladan hareketin, parçacığı algılamamız açısından nasıl bir etkisi olabilir? Eğer parçacık farklı boyutlar içinde hareket ediyorsa o zaman bu, parçacığın diğer boyutlar içinde ivmeye, yani fazladan enerjiye sahip olduğu anlamına gelir. Ama parçacık bizim boyutlarımız içinde hareket etmediği için, bu fazladan enerjiyi fazladan kütle olarak deneyimlememiz gerekir. (Einstein'a göre kütle ve enerji aynı şeylerdir.) Başka bir deyişle, eğer bir parçacık farklı boyutlar içinde hareket halindeyse, o zaman farklı boyutlarda gezinmeyen başka bir parçacığa göre daha ağır olması gerekir. Parçacık çarpıştırıcılarını, farklı boyutların varlığını bulmak için işte tam da bu noktada kullanabiliriz. Eğer parçacıkları birbirleriyle çarpıştırır ve tıpatıp elektrona benzeyen (aynı yük ve aynı döngüye sahip vb.), ama farklı ağırlığa sahip bir parçacığa denk gelirsek, o zaman elektronun farklı boyutlar içinde hareket etmekte olduğuna kanaat getirebiliriz.
Sayfa 181Kitabı okudu
Karanlık madde her yerdedir. Hatta büyük ihtimalle şu anda onun içinde yüzdüğünüzü bile söyleyebiliriz. İlk defa 1920'lerde bir teori olarak öne sürülmüş, 1960'lara gelindiğinde gökbilimcilerin, galaksilerin dönme şekillerinde bir tuhaflık olduğunu ve bu noktadan yola çıkarak aslında ne kadar büyüklükte bir kütleye sahip olmaları gerektiğini fark etmelerinin ardından karanlık madde teorisi ciddiye alınmaya başlanmıştır.
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.