Djuna Barnes’ın Geceyi Anlat Bana’sını 1995 yılında okumuşum ilk.Yirmili yaşlarımda yani...O zamanlar neler düşündüm, neler hissettim gerçekten hatırlayamıyorum.
25 yıl sonra bir kez daha Geceyi Anlat Bana’yla yaklaşık bir ay geçirdim.
Toplam 142 sayfalık kitabı bir ayda okudum.
Geceyi Anlat Bana, edebiyat haberleri yapan The Millions sitesine göre okunması en zor 10 kitaptan biri.
İlk 10’a girer mi bilmiyorum ama okunması gerçekten zor bir kitap.
Olayları, kişileri, kurguyu unutup ya da beklentiye girmeden metnin akışına bırakmanız gerek kendinizi.
Okuduğunuz metin, düz yazı gibi görünse de şiire daha yakın.
50 yaşımda da tam olarak anlayamadığım, sadece hissedebildiğim bir kitap oldu Geceyi Anlat Bana.
Ne anlatıldığından çok, nasıl anlatıldığı ile ilgiliyseniz, zorlu metinlerden hoşlanıyorsanız tam size göre bu kitap.
“İnsanın acısı yokuş yukarı tırmanır; doğru, taşıması güçtür ama muhafaza etmesi de güçtür.” syf 30
“Hayvanlar yollarını büyük ölçüde gelişmiş koku alma duyularıyla bulurlar, “ dedi doktor.” Biz onlardan biri olmamak için kendimizinkini kaybettik, peki yerine ne koyduk? Özgürlüğü daraltan bir ruh gerilimi.” syf 104