Kader-irade konusunda sarf edilmiş dini ve din dışı bütün görüşleri ifade ederek başlayan eser “sorgulamayın, sorgularsanız iradesiz çıkarız. İradesiz çıkarsak hukuk, ahlak, dolayısıyla dini yargılama vs hepsi çöp olur. Bunlar çöp olmaması için irademiz olduğuna inanıverin gitsin” diyerek son bulmuş.
Bu yönüyle cebir-kader konusunda ortaya hiç bir şey koymayan eser özellikle 97’deki tutarsızlığını göz önüne aldığımda öylesine yazılmış gibi.
Bakın sayfa 97’de ne diyor:
Cenab-ı Allah mahlukattan birine o zamana kadar hiçbirine vermediği “irade” emanetini vermek istedi. Göklerdeki ve yerdeki cümle mahlukata o emaneti sundu. Ancak hiçbiri kabul etmedi, nihayet insan mahlukatın en moderni olarak cesaretli davrandı ve kabul etti.
Dikkat edin; bu varsayıma göre cümle mahlukat iradesiz ve ancak bu teklifi kabul ederek iradeye kavuşacaklar. Yani hem kabul edip etmeme iradesi gösteriyorlar hem de iradesizler...
Ahzab süresi 72. Ayette geçen emanet’i irade olarak tevil eden ve bunu da delillendirdiğini zanneden bir anlayış, bence üzerine çok düşünmeden husule gelmiştir. Kitabın umumi değerini gösteren bu anektodu hal sebepten belirtmek istedim.
Ve eseri mezkur gerekçelerle başarılı bulmadım. Meraklısı elbette okuyabilir ama ben kendime -muayyen konuda- bir şey katmadığını ve zamanımı öldürdüğü için düşük puanla değerlendiriyorum.