Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edmund Husserl

Fenomenoloji Üzerine Beş Ders yazarı
Yazar
8.3/10
43 Kişi
322
Okunma
124
Beğeni
9,8bin
Görüntülenme

Edmund Husserl Sözleri ve Alıntıları

Edmund Husserl sözleri ve alıntılarını, Edmund Husserl kitap alıntılarını, Edmund Husserl en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fenomenolojinin araştırma alanı işte bu varlık alanı, yani “saf bilinç”tir; başka bir deyişle “saf Ben”dir. “Saf Ben” ise yönelimsellik taşıyan “saf bilinç” yaşantıları akışında, yaşantı olarak bulunan bir şey değildir. Öyle olsaydı yaşantıların kendisiyle birlikte ortaya çıkıp yok olurdu. “Saf Ben” her yaşanan yaşantıda bulunan, her düşü­nenle düşünülen şeye ulaşan, her yaşantıda aynı kalan şeydir. Hiçbir yaşantının zorunlu olarak sürekli olması gerekmez, ama Saf Ben ilke olarak zorunlu olandır.
VERİLİŞ TÜRLERİ
Her yaşam akımı, kendi mutlak varlığını, ilke bakımından bir olanak olarak, garanti eder.
Sayfa 26 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
''Felsefe dünyada,varolanın evrenini görür ve dünyada ulusal öznel ve kişisel öznel olarak değişen dünya tasarımlarına karşı nesnel dünya haline gelir, yani doğruluk nesnel doğruluk olur. Böylece felsefe kozmoloji olarak işe koyulur, öncelikle besbelli ki kavramsal ilgisi içinde cisimsel doğaya yönelmiştir,çünkü mekan ve zamanda verilmiş her şey her durumda,en azından taban olarak,cisimselliğe ihtiyaç duyar. ''
Rengi algılayarak ve indirgeme yaparak saf fenomeni, rengi elde ederim. Sonra saf soyutlamayı gerçekleştirirsem, "fenomenolojik renk"in kendisine, öze ulaşırım. Ama açık bir düşlemde de, aynı biçimde tam olarak bu öze sahip olmaz mıyım? 'Anımsama'ya gelince, bu da hiç basit bir şey değildir; bize farklı nesne biçimleri ile birbirine geçmiş verilmişlik biçimleri sunmaktadır. Böylece birincil denen anımsama ile her algıyla zorunlu olarak içiçe geçmiş olan akılda tutmaya işaret edilebilir.
Bu görüşten etkilenenlerden biri Teo ve ön-dayanaksızlık
“Bilinç fenomenolojisi” ise önce her türlü hazır bilginin bir yana bırakılmasını, fenomenolojik indirgemeyi gerektirmektedir. Husserl daha Mantık Araştırmaları’nda “önkoşulsuzluk (Voraussetzungslosigkeit) ilkesi”nden söz etmekte (Husserliana XIX. sayı 1. cilt, s. 24), yeni bir başlangıç için her türlü bilginin bir yana bırakılmasını istemektedir. Çünkü felsefe ve bilimler, bilmeye ilişkin uydurma kuramlarıyla bilmenin kendisinin ne olduğunu tanınmaz hale getirmişlerdir. Bu nedenle fenomenolojinin bir “yansız araştırmalar alanı” oluşturması gerektiği söylenmektedir
Daha bunun ucundaki probleme çözüm üretemeyen "hayat felsefem" diyor
çağın canlı ve bu yüzden en yüksek inandırma gücüne sahip kültürel etkenlerinin yalnızca kavramsal kavranmasıyla değil, mantıksal geliştirilmesi ve başka türlü düşünsel işlenmesiyle; bu şekilde edinilen sonuçların da yeni akıp gelen görüler ve kavrayışlarla karşılıklı etkileşim içinde, bilimsel birliğe ve tutarlı bir tamlığa ulaşmasıyla, başlangıçta kavranılmamış olan bilgelik, olağanüstü bir genişleme ve artış gösterir. Büyük sistemlerle, yaşam ve dünya bilmecelerine görece en yetkin cevabı veren, yani deneyimin, bilgeliğin, saf dünya ve yaşam görüşünün ancak kısmen üstesinden gelebildiği yaşamın teorik, değersel, pratik uyuşmazlıklarına en iyi tarzda çözüm ve doyurucu açıklık getiren bir 'dünya görüşü felsefesi' gelişir.
Reklam
Zira 'kuşkucu' şöyle der: Bilgi, bilinen nesneden farklıdır. Bilgi verilmiştir, bilinen nesne verilmemiştir; hele ki aşkın denilen nesneler alanında hiç verilmemiştir. Buna karşın bilgiden nesneyle bağlantı kurması ve onu bilmesi beklenmektedir; bu nasıl açıklanabilir?
Yaşam gerçekliğinin kendisinde, bu ayrılık elbette tamamen saf değildir, hatta pratik etkenlerin karşı konulmaz ölçüde artış gösterdikleri bir zamanda, teorik yapıdaki bir insan böylesi etkenlerin gücü karşısında, teorik çalışmaların izin verebildiğinden çok daha fazla boyun eğebilir.
Aslında bizim yaşam amaçlarımız iki çeşittir, kimi çağ için, kimi sonsuzluk içindir; kimi bizim kendi yetkinliğimize ve çağdaşlarımızınkine hizmet ediyor, kimi de en uzaktaki kuşaklaradeğin gelecekteki kuşakların da yetkinliğine hizmet ediyor.
Bilinç kendi başına bir varlık olarak, "ilk" olandır. Halbuki dünya, kendi başına değil, bizim için "ilk" olandır. Gerek tek tek şeylerin, gerekse bütün dünyanın realitesi, yapısı gereği, bağımsız olmaktan yoksundur. Dünya kendi başına mutlak bir şey değildir ki, ikincil olarak kendisini başka bir şeye bağlayabilsin. O, belki mutlak anlamda bir "hiç"tir. Onun mutlak bir varlığı yoktur. O, bir şey varlığıdır. Şey de, yapısı gereği, intensiyonal olan, yani sadece bilinç tarafından görülebilen bir varlıktır.
294 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.