Tohumunun düştüğü yerden şikayet etme, sen sabırla çiçeğini açmaya bak. Gölgelerden çekinme, gürültülerden korkma, karanlıklardan kaçma. Bahanesiz aç, sevgiyle konuş, coşkuyla parla. Her gün bir daha, her gün inatla.
Gel gör ki anlatılanları dikkatlice dinlemek, olanları anlamak demek değilmiş. Duyduklarımı sindirmek, gördüklerimi aklıma iyice yerleştirmek ve sonrasında tüm resmin içinde kendimi görebilmek ve nerede durduğumu anlayabilmek bambaşka bir işmiş.
Şikayetçi değilim. Yaşadıklarımızı neden yaşadığımızı düşünmeyi ve başımıza gelenlerin sebeplerini sorgulamayı belirli bir noktaya kadar getirip, sonrasında "Vardır bir hayır" demeye alıştım.
Oysa her yol aynı noktaya çıkıyor. O kaplanın gözlerinin içine bakmadan, söyleyeceklerine şahit olmadan ve onunla ateşkes sağlamadan hayat bir yarış olmaktan hiç uzaklaşamıyor. Insan istediği kadar koşsun kendinden hiçbir yere kaçamıyor.