Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emeran Mayer

Emeran MayerBeyin Bağırsak Bağlantısı yazarı
Yazar
7.8/10
31 Kişi
161
Okunma
7
Beğeni
1.239
Görüntülenme

Emeran Mayer Sözleri ve Alıntıları

Emeran Mayer sözleri ve alıntılarını, Emeran Mayer kitap alıntılarını, Emeran Mayer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anneler her zaman anne sütünün bebekleri için en uygun besin olduğunu bilse de, son bağırsak mikrobiyomu bilimi, bu sağlık yararına aracılık eden beklenmedik mekanizmaları ortaya çıkardı. Anne sütü, çocuğun gelişimi için gerekli olan tüm besinlerin yanı sıra, belirli bağırsak mikrop gruplarını besleme yeteneğine sahip prebiyotikler içerir. Spesifik olarak, faydalı bakterilerin büyümesini seçici olarak teşvik ederek bebeğin bağırsak mikrobiyotasını şekillendirmede gerekli olan üç ila on bağlı şeker molekülünden oluşan karmaşık karbonhidratlar olan oligosakkaritleri içerir. İnsan sütü oligosakkaritleri veya HMO'lar olarak adlandırılan bu karbonhidratlar, insan anne sütünün üçüncü en büyük bileşenini oluşturur ve 150'den fazla farklı HMO molekülü tanımlanmıştır.
Bilim adamlarının fonksiyonel GI bozuklukları, anksiyete bozuklukları, depresyon veya otizmi olan hastalarda bağırsakları incelediklerinde, bu bağırsak oyuncularının birçoğunun yapısında ve davranışında değişiklikler bulmaları ve bilimsel literatürün bu tür gözlemlerle dolu olması şaşırtıcı değildir. It’s no surprise that when scientists study the gut in patients with functional GI disorders, anxiety disorders,depression, or autism, they find changes in the makeup and behavior of many of these gut players, and the scientific literature is filled with such observations.
Reklam
fakirlik-stres-kötü sağlık
Diğer çalışmalar yoksulluğun kötü sağlık sonuçlarıyla iyi bilinen ilişkisinin öncelikle düşük sosyoekonomik statüde yaşamaktan kaynaklanan kronik stresin sağlık üzerindeki olumsuz etki­leriyle bağlantılı olduğunu göstermiştir.
Kaygıyla baş etme yöntemleri konusundan bahsetmeden önce, kaygı nedir öğrenelim. Kaygı bir insanın her olaya her duruma kötü bir sonuç olacak şüphesiyle bakmasına verilen addır. Kaygılı bir insan hayatı boyunca giriştiği her işte attığı her adımda başarısız olacak ve kendini kötü hissedecektir. Sürekli o kötü sonuca yoğunlaştıkları için, olayların olumlu yönlerine, sonuçlarına bakmayacaklardır. Hatta bazı çocuklarda ve yetişkinlerde bu durum daha da ilerler. Kaygı zamanla kaygı bozukluğu (anksiyete) rahatsızlığı olarak kendini gösterir.
Kantaron otunun sakinleştirici etkileri olduğunu bir süredir biliyoruz. Stresli bir hayat tarzını varsa akşamları bir bardak sarı kantaron çayı iyi gelebilir. Ancak kronik bir rahatsızlığınız varsa veya düzenli ilaç kullanıyorsanız bitki çayı içmeden önce hekiminize danışın. Bitkilerin içindeki maddeler kullandığınız ilaçlar ile etkileşime girebilir veya karaciğer enzimlerinizin çok yükselmesine neden olabilir. Örneğin sarı kantaron bitkisinin içindeki hiperforin birçok ilacın etkinliğini azaltabilir. Bu ilaçlardan bazıları Prozac, alprazolam (antidepresan), siklosporin (bağışıklık sistemi baskılayıcı), Amitriptilin (antidepresan), digoxin (kalp rahatsızlıklarında kullanılır), indinavir (HIV tedavisinde bir antiviral ilaç), İrinotekan (kanser ilacı), Varfarin (kan sulandırıcı) ve bazı doğum kontrol hapları. Antidepresanlar ile birlikte tüketildiğinde sarı kantaron tansiyonu ve ateşi artırıp serotonin sendromuna neden olabilir.
Dengeli bir mikrobik ortam, zihinsel sağlık için bir ön koşul mudur? Ve zihin ile bağırsaklar arasındaki bağlantıda bir değişiklik oluştuğunda, o kişide kronik beyin hastalıkları oluşma riski artabilir mi?
Sayfa 29
Reklam
Başkan Richard Nixon 1971'de Ulusal Kanser Yasası'nı imzaladığında, Batı tıbbı bambaşka bir boyut ve yeni bir askeri müttefik kazanmış oldu. Kanser ulusal bir düşman, insan vücudu da muharebe meydanı haline geldi. Bu savaş alanında hekimler vücudu hastalıktan kurtarmak amacıyla, kanser hücrelerine giderek artan bir güçle saldırmak için toksik kimya­sallar ve ölümcül radyasyon kullanarak, cerrahi girişimler uygulayarak her şeyi yakıp yıkan bir yaklaşım sergilediler.
Sayfa 13
Şimdi anlıyoruz ki, çıplak gözle görünmeyen bu muazzam yaşam kit­lesi, hormonlar, nörotransmitterler ve metabolit adı verilen sayısız küçük bileşiği içeren çeşitli sinyaller aracılığıyla beyninizle sürekli iletişim ku­rabilmektedir
Sayfa 94
Bu çalışmalar, yapay tatlandırıcıların kısa dönemde kilo vermenize yardımcı olmadığını kanıtlamakla kalmaz, aynı zamanda bağırsak-beyin ekseninizde oluşan ve vücudunuzla beyninize zarar verebilen inflamatuar değişikliklerin de önemli bir nedeni olabileceğini gösterir. Sonuçta yediğiniz ve içtiğiniz şeylerin etiketlerine bakarak mümkün oldukça yapay tatlandırıcılardan kaçınmanız akıllıca olacaktır.
Sayfa 247
Gluten hassasiyeti üzerine yazılmış popüler kitaplar ve medyanın bu konu ile olan ilgisi, pek çok insanı glutensiz diyet yapmak için cezbediyor olabilir.(...) Gluten içeren yiyeceklere karşı multimilyardolarlık glutensiz gıda endüstrisinin pazarlama kampanyaları ile körüklenen kitlesel bir histeriye tanıklık ediyor olabiliriz.
Sayfa 251
Reklam
Bağırsaklarınızın iç y üzeyi, gerek duyulduğunda kan dolaşımına salınabilen 20 farklı hormon türü içeren çok sayıda endokrin hücre ile kaplanmıştır. Tüm bu endokrin hücreleri bir yığın halinde bir araya getirebilseydiniz diğer tüm endokrin organlarınızdan (gonadlar -erkeklerde testis, kadınlarda yumurtalıklar-, tiroid, hipofiz ve böbrek üstü bezlerinin toplamından) daha fazla yer kaplardı. Bağırsaklar aynı zamanda vücudumuzdaki en büyük serotonin deposudur. Vücuttaki serotoninin yüzde 95'i bu depolarda saklanır.
Sayfa 19
Önlenebilir stres, vajinal olmayan doğum, doğum öncesi ve sonrası dönemde gereksiz an­tibiyotik kullanımı ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları yoluyla bebeğin bağırsak mikrobiyomunun normal şekilde programlamasına yapılan herhangi bir müdahalenin, beyin-bağırsak bozukluklarının temelini oluş­turabildiğine güçlü bir şekilde inanmaktayım.
Sayfa 137
Hollanda'daki bir grupla birlikte çalışan araştırma ekibimiz, sağlıklı kişilerde, serotonin üretmek için gerekli amino asit olan triptofandan fakir bir beslenmenin, beyindeki serotonin seviyelerini düşürdüğünü buldu; serotonin, beyindeki uyarılma ağının aktivitesini artıran bir sinyal molekülüdür. Merkezi sinir sisteminde oluşan bu değişiklikler, kalın bağırsağın deneysel olarak mekanik uyarılmaya karşı duyarlılığının artması ile de ilişkilidir. Aynı serotonin düşürücü beslenmenin, ailede depresyon öyküsü olanlar gibi risk altındaki bireylerde depresyon olasılığını artırdığı gösterilmiştir.
Sayfa 76
"Aslında, gece tam da duyguların sinemasında gösteri zamanıdır."
Paloma YayınlarıKitabı okudu
Bağırsaklardaki mikropların işleylerini etkileyen endişe, stres, öfke kaygı gibi sağlıksız bağırsak reaksiyonlarını dikkate almadan, yalnızca belirli bir diyet gibi basit bir uygulamanın tek başına bağırsak mikrobiyomunuzu ideal hâle getirmesini bekleyemeyiz. Ya da yüksek hayvansal yağlı, düşük bitki kaynaklı beslenme şeklini sürdürürken, sadece günlük probiyotikle zenginleştirilmiş yoğurt yemenin veya kısa süre için lahana turşusu veya kimçi denemenin, tahılları, kompleks karbonhidratları ve gluteni günlük beslenmenizden çıkarmanın da yararı olmayacaktır. Bu uygulamalar tek başlarına bağırsaklarla beyin arasındaki kronik olarak bozulmuş diyaloğu düzeltmeyecektir. Çölyak hastası olmadığınız hâlde glutensiz beslenmeye başlamanız, milyar dolarlık glutensiz gıda endüstrisini sevindirse de çoğu durumda size uzun süreli bir fayda sağ lamayacaktır. Günümüzde bilim, sadece beslenmenizi değiştirmenin yeterli olmayacağını söylüyor. Yaşam tarzınızı da değiştirmeniz gerekir.
Sayfa 273-274
250 öğeden 181 ile 195 arasındakiler gösteriliyor.