Eric Vuillard "Yoksulların Savaşı" ile aslında son yıllarda özellikle Fransa'da yaşanan halk protestolarına selam çakıyor. Bunu yaparken de İngiltere'de John Wycliffe, Prag'da Jan Hus ve Almanya'da Thomas Müntzer'in hikayesinden esinleniyor.
Sefalet içinde geçinmeye çalışan, emeğinin karşılığını bir türlü alamayan, keyfi olarak vergilendirilen, iktidar sahipleri ve ruhban sınıfı tarafından din yoluyla terbiye edilip ehlileştirilen bir halktan bahsediliyor kitapta. Her dönemde bir öncü çıkıp isyanı başlatıyor. Her defasında bu isyan bastırılıyor. Ama aradan yıllar hatta yüzyıllar geçse bile her isyan bir öncekinden daha büyük oluyor. Avrupa'nın tarihine baktığımızda başarısız birçok isyanın hikayesini okuruz. Diğer yandan her isyan hareketinden sonra kazanımlar olduğunu da görebiliriz. Bugünkü Avrupa haritası, demokrasisi ve ekonomisi bu isyanların yol açtığı değişimler sayesinden şekillendi. Din ile devlet işleri ayrıldı, bilimin önü açıldı, yurttaşlık hakları edinildi, parlamento kraliyetin yerini aldı, kanunlar ruhuna ve lafzına uygun olarak ifa ediliyor. Bu saydıklarımı güzelleme olarak söylemiyorum aslında.
Metnin altında yatan mesaj açık ve net. Egemen güçler size haklarınızı, mutluluğunuzu ve refahınızı kendiliğinden vermez. Siz tüm bunları elde etmek için mücadele eder ve alırsınız. Bundan 500 yıl önce de böyleydi, bugün de böyle....