...bu kitaba değerli katkılar sunan her bir yazarın amacı Osmanlı tarih literatüründe "sahnenin dışında kalan" sıradan insanların hayatlarına açılan kapıyı biraz daha aralamaktı.
Üst tabaka statü ile bağlantılı olarak bunu sergileyecek bir tüketim örüntüsü izler. Seçimlerinin temelinde yatan ana etken, aldıkları maldan elde ettikleri faydadan ziyade, görenlerin bunu bir statü göstergesi gibi algılamasıdır; çünkü saygınlığın temini ve devamı için kontrol ettiğiniz gücün gösterilmesi gerekir. Sadece tüketim malları değil, zaman kullanımı da bu sınıfın statüsünü yansıtır biçimde rasyonel değil, tam aksine gösterişe yöneliktir.
İnsanın içinde bir delik gördüm. Asla doyuramayacağı bir açlık kadar derin. Bu onu hüzünlü olmaya ve istemeye yöneltmektedir. Almaya ve toplamaya devam edecektir. Günün birinde dünya şunu söyleyene kadar: Tükendim, sana vericek bir şeyim kalmadı.
Bu gece size insanın içindeki boşluk masalını tekrar anlatmak istiyorum. Belki boşuna ama hep anlatılmalı. Siz de anlatın...Umut etmeden.
Bir varmış bir yokmuş...Bir insan tek başına oturuyormuş. Derin bir üzüntü içindeymiş. Bütün hayvanlar ona yaklaşıp şöyle demişler: "Seni böyle hüzünlü görmek hoşumuza gitmiyor...Dilediğini iste bizden...ve sana verelim."
İnsan "iyi görebilmek istiyorum" demiş Akbaba "benim yeteneğimi alabilirsin" demiş.
İnsan "güçlü olmak istiyorum" demiş.
Pars şöyle demiş: "Benim gibi güçlü olacaksın."
Daha sonra insan, "Dünyanın gizemlerini öğrenmek istiyorum" demiş.
Yılan "sana onları göstereceğim." demiş.
Diğer hayvanlarla da bu böyle devam etmiş, İnsan onların verebileceği bütün hediyelere sahip olduktan sonra oradan ayrılmış. Ondan sonra baykuş öbür hayvanlara şunu söylemiş: "İnsan artık birçok şeyi biliyor ve birçok şeyi yapabilecek kabiliyette."
Geyik şöyle konuşmuş: "İnsan ihtiyaç duyduğu her şeye sahip. Şimdi hüznü son bulacaktır."
Baykuş "hayır" demiş. "İnsanın içinde bir delik gördüm.
Asla doyuramayacağı bir açlık kadar derin...
Bu onu hüzünlü olmaya ve istemeye yöneltmektedir.
Almaya ve toplamaya devam edecektir."
Günün birinde dünya şöyle diyene kadar:
"Tükendim, sana verecek bir şeyim kalmadı."
insanın içinde bir delik gördüm. asla doyuramayacağı bir açlık kadar derin. bu onu hüzünlü olmaya ve istemeye yöneltmektedir. almaya ve toplama devam edecektir. günün birinde dünya şöyle diyene kadar; tükendim, sana verecek bir şeyim kalmadı.