Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Francisco J. Ayala

Francisco J. AyalaBen Maymun muyum? yazarı
Yazar
7.8/10
79 Kişi
242
Okunma
9
Beğeni
1.891
Görüntülenme

Francisco J. Ayala Gönderileri

Francisco J. Ayala kitaplarını, Francisco J. Ayala sözleri ve alıntılarını, Francisco J. Ayala yazarlarını, Francisco J. Ayala yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünya hakkındaki bilimsel anlayışımız olabildiğince başarılıdır; dahası ele aldığı konu kadar temel bir kapsayıcılığa sahiptir ama yine de korkunç derecede eksiktir. Değer ve mana gibi meseleler bilimin kapsamı dışındadır. Hayatın amacını ve anlamını olduğu gibi, ahlaki ve dini değerlerle ilgili meseleleri anlamak için de başka alanlara yönelmemiz gerekir.
Evrimde çok önemli sonuçlar doğuran bir mutasyon türü de gen duplikasyonudur. Bir genden iki tane üretil­ mesi halinde, kopyalardan biri özgün rolü oynamaya de­ vam ederken, diğeri yeni bir işlev edinebilir. Bunun bilinen örneklerinden biri globin genlerinin evrimi ve bu genlerin solunumla ilişkisidir. Atalarımızda yaşanan bir duplikas­ yon, genlerden birinin kaslarda (miyoglobin), diğerinin de kanda (hemoglobin) etkin olan oksijen metabolizmasında yer almasını mümkün kılmıştır. Hemoglobin geninin di­ ğer duplikasyonlarıysa çok etkili olan modern tetramer hemoglobininin evrimini sağlamıştır; bu hemoglobin, biri bir tür, ikisi başka tür olan iki bileşenden (polipeptid) olu­ şur. Yetişkin insan hemoglobininin yüzde 98'ini oluşturan Hemoglobin A, iki alfa, iki beta polipeptidinden oluşur.
Reklam
BEN BiR PRIMATIM. Maymunlar da primattır, ama insan­ lar maymun değildir. Primat kategorisi maymunla r ı , kuyruksuz maymunları ve insanları içer i r. İnsanlar tü­ reyiş ba k ı mından maymunlardan çok, kuyruksuz may­ munlara ya k ındır. Kuyruksuz maymunlar, deyim yer i n­ deyse, bizim birinci göbekten akrabalarımızken, may­ munlar ikinci ya ·da üçüncü göbekten akraba l ar ı mızdır. Kuyruksuz maymunlardan bi z e en yakın olan şempan­ zelerdir, sonra goriller, daha sonra da orangutanlar gelir. İnsan soy u ile şempanze soyu arasında yaklaşık 6-7 mil­ yon yıl fark vardır. Biz bu bilgileri uç kanaldan biliyoruz: İnsanlar dahil olmak üzere canlı primatların karşılaştırıl­ masıyla; geçmişte yaşamış primatların fo sil kalıntılarının keşfedilip araştırılmasıyla; ONA 'larının, proteinler i nin ve diğer moleküllerinin karşılaştırılmasıyla. ONA ve protein­ ler bizim diğer primatlarla ve primatla r ı n birbiriyle yakın akraba olduğumuza da i r en sağlam bilgiyi sunmaktadır. Fakat atalarımızın giderek insana benzemeleri sonucun -da insan soyunun nasıl değiştiğini öğrenmek için fo silleri incelememiz gerekiyor.
Birçok insan (başta ABD'de olmak üzere, pek çok yerde) evrim kuramının tartışmalı olduğunu düşünüyor. Ömrüm boyunca evrimi açıklayan süreçleri ve kanıtları in­ celemiş bir genetikçi ve evrimci olarak, bu algıyı şaşırtıcı buluyor u m. İnsanlar da dahil büt ü n organi z maların ken­ dilerinden çok farklı atalardan ev r i ldiği düşüncesi tartış­ maya yer bıra k mayacak kadar açıktır. Bilimciler diğer doğ­ rulanmış bilimsel kuramlardan (mesela dünyanın güneşin etra f ında dönmesi, galaksilerin genişlemesi, atom ku ramı ya da geneti k teki biyolojik kalıtım kuramı) ne kadar emin­ lerse, organizma l arın evriminden de o kadar emindir.
dünya­ yı tanımak için başvurulacak en ideal yollardan biri bilim­ dir, am a bilim bu konuda tek kaynak değildir. Gündelik deneyimler, edebiyat, müzik ve sanatsal deneyim, felsef i Giriş• xiii tefekkür, dindar kişiler içinse din ve vahiy gibi başka kay­ naklardan da bilgi edinile bilir.
İnsanlığı en ba­şarılı canlı türü haline getiren şey insan beynidir
Bi z i özel olarak insan yapan ve diğer pr i matlardan ayıran özellikleri araştırırken hesaba gereken sonuçlardan biri, insan beyninin ileri düzeyde gelişimiyle birlikte biyolojik evrimin kendisini aşmış ve yeni bir ev­ rim tarzı doğurm�ş olması; bu yeni tarzı, teknoloji yoluyla çevreyi değiştirerek uyum sağlama olarak niteleyebiliriz. Orga n izma l a r doğal seçilim yoluyla, genetik bünyelerini evrenin talepler i ne uyacak şekilde kuşaktan kuşağa de­ ğiştirerek çevrelerine uyum sağlıyor. İnsanlar (a m a sade­ ce insanlar, en azından kayda değer ölçüde) çevrelerini genlerinin ihtiyaçlarına göre değiştirerek düşman çevre­ lere uyum sağlama yetisi geliştirmiş durumda. Ateşi keş­ fetmek, kıyafet ve barınak yapmaya başlamak, insanlara Eski Dünya'nın biyolojik olarak uyumlu olduğumuz sıcak tropikal ve alttropikal bölgelerinden -Antarktika'nın buz tutmuş otlaklar ı nı saymazsak- tüm yer y üzüne yayılma imkanı sundu. Göçebe insanlar, soğuk havalara karşı kürk ya da tüy yoluyla anatomik koruma sağlaya n gen­ lerin evrilmesini bek l emek zor u nda kalmadı. Keza bu -gün biz de kanat ya da solungaç sahibi olma k için gerekli zamanın geçmesini beklemiyor u z; insan havayı ve suyu maharetle tasarlanmış aletler (uçak ve gemi) aracılığıyla fethetti bile. İnsanlığı en geçerli standartlara göre en ba­ şarılı canlı türü haline getiren şey insan beynidir (daha doğrusu, insan zihnidir).
Reklam
nörobiyoloji hala emekleme evresinde bir disiplin;
nörobiyoloji hala emekleme evresinde bir disiplin; mevcut kuramsal gelişim aşamasının, Mendel'in kalıtım yasalarının yeni­den keşfedildiği 20. yüzyılın başında ki genetikle kıyasla­nabilecek seviyede olduğu söylenebilir. En ciddi önem arz eden şeyler hala bir sır perdesiyle çevrili; örneğin fiziksel olguların zihinsel deneyimler (bilinç öğelerine katkıda bu­lunan, filozofların qu alia adını verdikleri hisler ve duyum­ lar) haline gelmesi ve bu çeşitli deneyimlerin içinden zihin denen, özgür iradeye ve bireyin hayatı boyunca devam eden bir benlik fark ı ndalığı gibi ayrılma z özelliklere sahip ola n bir gerçekliğin ortaya çıkması nasıl mümkün oluyor?
432 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.