Asker annesi, babası, kardeşi olmak zordur. Ama en zoru sevdası, eşi, çocuğu olmaktır. Her zaman özlem, korku yaşar, gururun en büyüğünü hissedersiniz. Asker kurgusu olarak çok beğendiğim, ilk sayfalarda gözyaşlarımı tutamadım Onsra yorumum ile geldim.
Kitabımız İstanbul'da başlıyor. Jülide yeni tayin yerine gitmeden önce son gecesinde barda tanıştığı, ismini dahi bilmediği bir adamla birlikte oluyor. Ertesi gün ikiside kendi yollarına gider. Annesi şehit olan Jülide aynı zamanda doktordur. Hayatı askeriyede geçmiştir. Çalışacağı hastaneye gittiğinde direk başhekimin odasına gider. Sınır ötesi operasyonlarda gönüllü olarak çalışmak istediğini söyler. Urfa sınırından geçtiği karakolda ilk gece baskına uğrarlar. Yaralılara yardıma koşarken hiç tahmin etmediği kişiyle karşılaşır. O gece birlikte olduğu adam Yüzbaşı Alp Aslan Şahin... Hikayemiz bundan sonra merakla okutuyor kendini.
Alp Aslan da Jülide de ne kadar birbirlerinden uzak durmaya çalışsa da hep bir araya gelirler. Kitabın başlarında Alp Aslan'a çok kızdım. Sert, acımasız, ağzından çıkanı bilmeyen biriydi. Fakat seven, aşık olan, koruyan, kollayan Aslan harikaydı. Jülide benim için çok güzel bir karakterdi. Zorluklarla, yalnızlıkla geçen hayatına rağmen yüreği sevgi dolu biriydi. Bir de Melih var ki ondan bahsetmeden olmaz. Adamın her sözü, yaptıkları kahkahalar arttırdı bana.
Yazarın dilini çok sevdim. O kadar gerçekçi bir kitaptı ki anlatılanları asla yadırgamadım. Çok severek okudum ve ikinci kitabı merakla bekliyorum. Kesinlikle tavsiyemdir okuyun. Yetişkin içerik olduğunu belirterek yorumumu bitiriyorum.