Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Henry Corbin

Henry Corbinİslam Felsefesi Tarihi Cilt 1 yazarı
Yazar
8.3/10
25 Kişi
93
Okunma
26
Beğeni
2.369
Görüntülenme

Henry Corbin Gönderileri

Henry Corbin kitaplarını, Henry Corbin sözleri ve alıntılarını, Henry Corbin yazarlarını, Henry Corbin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
❝Dua bir şey için bir istek değildir: bir varoluş biçiminin ifadesidir, var olma ve var olmaya neden olma aracıdır... Dua, Yaratıcı İmgelem'in en yüksek biçimi, en yüce eylemidir.❞ ✱
Henry Corbin
Henry Corbin
"Tanrı hiçbir zaman bir nesne değildir. O ancak kendisi tarafından, her türlü sahte nesnellikten korunmuş mutlak Özne olarak bilinebilir. Her türlü Tanrı bilgisinin canlı öznesi gerçekte tanrısal Öznedir. İnsan aklının kendisi hakkındaki düşüncesinde kendini düşünen O'nun kendisidir."
Reklam
"Herhalde, şöyle denebilir: Batı'da Ibni Rüşd Okulu gelişmiş iken, Doğu'da özellikle Iran'da Yeni Eflatuncu ilham temel önemini korumuştur. Suhreverdî'ye İslâm'dan önceki eski Iran'ın ilahi hikmetini ihya etme, yeniden canlandırma tasarımında yardımcı olmuştur. Özünden gelen bir eğilimle Ibni Arabî'nin irfanı ve tasavvuf metafiziğiyle kaynaşmış, Şii Imamlarının geleneksel öğretisi ile de uzlaşmış ve uyuşmuştur."
Sayfa 276Kitabı okudu
"İlahi inayet ve lütuf vasıtalarını ellerinde tutan bir ruhban sınıfı İslam'da olmadığı gibi, dini nasslar hususunda yetkili makam, bir ruhani yetki, nasslari belirleyen bir ruhani yetkili heyet (concile) yoktur."
"Kur'an-ı Kerim'in hiçbir ayeti yoktur ki dört anlamı bu­ lunmasın: Zahir (I.:exoterique), batın (I.:esoterique), hadd (la limite) ve muttala' (ilahi tasarı, projet divin) zahir dil ile ikrar içindir, batın kalb ile kavram,ak ve tasdik içindir. Hadd, meşru ve caiz olanla olmayanı belirtir. Muttala' ise Allah'ın her bir ayet ile insanda gerçekleştirmeyi irade buyurduğudur. "21 Bu dört anlam sayı bakımından yukarılarda anılan Latince formülde tarif edilenlere uyınaktadır.
❝Dua bir şey için bir istek değildir: bir varoluş biçiminin ifadesidir, var olma ve var olmaya neden olma aracıdır... Dua, Yaratıcı İmgelem'in en yüksek biçimi, en yüce eylemidir.❞ ✱
Henry Corbin
Henry Corbin
Reklam
ilk bakışta Celâleddîn Rûmî ile Ibn Arabi'nin öğretileri birbirinden tümüyle farklı iki ayrı biçimde ruhaniyete sahipmiş gibi gözükür. Mevlana ne filozoflara ne de onların felsefesine ilgi duydu. Hatta bazı yorumları Gazâlî'nin Tehafiitü'l-Felasife (Filozofların Tutarsızlığı) 'de felsefeye saldırıları ile karşılaştırılabilecek niteliktedir. Bu açıdan bakıldığında, müritlerinin felsefî eğitimle mistik tecrübeyi birleştirmelerini isteyip her ikisinin de mükemmel Bilge için gerekli olduğunu savunan Sühreverdî'yle arasında kesin bir zıtlık vardır. Ibn Arabi'nin eserlerinde de benzer bir sentez görülür; ileri bir hikmet içeren sayfalar ile bir Diarium spirituale'in [manevi günlük] sayfaları birbirini izler ve böylece tefekkürün amacı bir vecd metafiziği olur. Nitekim Mevlânâ ve Ibn Arabi'nin geliştirdikleri iki maneviyat biçimi arasındaki karşıtlığa takılmak çok büyük bir yüzeysellik olurdu, ikisine de ilham veren aynı tecelli hissi, güzelliğe aynı özlem, aynı aşk ifadesidir, ikisi de Maşuğun âşığın gizli yüzünü yansıtan bir ayna olduğu ve âşığın, egosunun bulanıklığından temizlenerek Maşuğun vasıf ve eylemlerini yansıtan bir aynaya dönüştüğü bir unio mystica'ya. gözle görünür ve görünmez arasındaki, fiziksel ve manevi olan arasındaki "işbirliğinin" peşindedirler. Bunu Sadreddîn de, Mevlânâ'nın müritleri de biliyorlardı. Hindistan ve iran'da bol miktardaki Mesnevi şerhlerinde Ibn Arabi'nin eserlerine sık sık göndermeler yapılır. Mevlânâ'nın ruhaniyetinin takipçileri için ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsak bu şerhleri incelememiz şarttır.
Sayfa 72 - Pinhan Yayıncılık İstanbul 2013 - L imagination Creatrice dans le Soufisme d Ibn ArabiKitabı okuyacak
İbn Arabî'nin müridi Sadreddîn Konevî, Celâleddîn Rûmî'nin yakın arkadaşıydı ve onunla aynı yılda öldü(1273). Bu arkadaşlık sonsuz önem taşıyordu, çünkü Sadreddîn bu sayede Şeyhü'l-Ekber ile, İranlıların Kuran-ı Farsi adını verdikleri ve öyle de bağırlarına bastıkları muazzam Mesnevi'nin yazarı arasında bağ oldu.
Sayfa 71 - Pinhan Yayıncılık İstanbul 2013 - L imagination Creatrice dans le Soufisme d Ibn ArabiKitabı okuyacak
on iki imam öğretisi on iki burç ile ve musa'nın değneğini vuruşu ile kayadan kaynayan on iki kaynak ile simgelenirken, yedi imamı kabul eden ismailiyye'nin imamet öğretisi ise yedi gök ve yedi gezegen ile simgelenir. altı büyük peygamberlerden her birinin de on iki imam'ı (havarisi) olmuştur.
şeriatin sadece fıkhi yorumunun aşılması ve batına yücelme anlamında şiilik ve tasavvuf aynı şeyin iki tanımlaması gibidir. gerçekten de başlangıçtan itibaren şii mutasavvıflar görülmüştür.
Reklam
islam'ın dini şuuru bir tarih olayı üzerinde değil, bir tarih ötesi olayı üzerinde odaklanır. bu köken olayı, deneylere dayalı ve görgül tarihimizden önceki bu olay, yeryüzü aleminden önce varolan insan ruhlarına şu ilahi sorunun yöneltilişidir: "ben Rabb'iniz değil miyim?" [7:172]. bu soruyu cevaplandıran olumlu ve heyecanlı haykırış ebedi bir sadakat anlaşmasının bağlanmasına yol açtı. dönemden döneme gelen bütün peygamberler insana bu sadakat sözünü hatırlattılar.
Belki, heliotropizmi "heliopatisi" olan çiçek bizi gereken yola koyar, eğer Kuran'ın Nur suresindeki şu ayetinin yankısına kulak verirsek: "Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir"
Sayfa 106
Proclus başka örneklerden de bahseder. Mesela, "nilüfer [lotus] güneşle yakınlık ve sempatisini ortaya koyar. Güneş ışınları ortaya çıkmadan önce çiçeği kapalıdır; gündoğumunda yavaş yavaş açılır, güneş zirveye ulaşırken düzleşir ve güneş alçalırken tekrar kapanır. İnsanın ağzını ve dudaklarını oynatarak güneşi yüceltme biçimiyle yapraklarını açan nilüferinki arasında ne fark vardır? Bu yapraklar onun dudaklarıdır ve bu onun doğal ilahisidir"
Sayfa 102
İslam'da gnostik batınilik bunu her zaman bilmiştir, bu yüzden de onlara göre "Tanrı öldü!" kehanet çığlığı, tarih kitaplarımızda bunca alay edilen "dosetizm"in derin gerçekliğine kör insanların iddia ve yanılsamasından başka bir şey değildir.
Sayfa 85
Nebevi felsefe tarihin anlamını "ufuklarda," yani doğrusal bir gelişimin yatay düzleminde kendine yön vererek değil, dikey olarak, semavi kutuptan Dünyaya uzanan dikey bir yönelmeyle, ruhani bireyselliğin semavi eşinin gerçekliğini, "rabbine dair" yönünü, "Sen"ini tecrübe ettiği yükseklik veya derinliklerin şeffaflığında arar.
Sayfa 82
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.