Empati normal koşullarda ve rasyonel biçimde kavranamayan, farkedilemeyen, algılanamayan, kişiliğin farklı, ayırt edici ve özgül yanlarını sezgi yoluyla algılama olanağını verir bize. İlişki içinde olan kişiliklerin özgül yanları, kendini sezgide verir ilkin. Sezgi sayesinde biz, bir anda, farkında olmadan, kendiliğinden ortaya çıkan kimi ışıklar, parıltılar, gölgeler sayesinde karşıdakinin şu ya da bu yanını algılayıp, onunla içsel ve dolaysız bir bağlantının içine gireriz.
Sezgi sadece kavramların içeriğini oluşturup, aklın somut ve etkin işlemesine yol açmaz; ama aynı zamanda ussal çıkarımların, mantıksal işlemlerin kesintiye uğradığı, tıkandığı, koptuğu anlarda ortaya çıkan boşlukları doldurur, anlam kaymalarını önler, belirsizlikleri giderir. Sezgi, bilinçaltından kaynaklanan yaratıcı güçleri dışavururken, akıl ile bilinçaltı arasında canlı bir bağ kurar. Bu bağın oluşturduğu tasarımlar olmadan, akıl yaratıcı süreçleri biçimlendirme gücünü kendinde bulamaz.
Dünya edebiyatının ilginç iki tipi olan Don Juan ve Kazanova, ataerkil değerlerin cinsel içerikli aşktaki simgeleştirilmiş en yetkin tipleri olarak karşımıza çıkarlar.