Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İ. Emre Işık

İ. Emre IşıkBeden ve Toplum Kuramı yazarı
Yazar
9.8/10
5 Kişi
17
Okunma
0
Beğeni
400
Görüntülenme

İ. Emre Işık Gönderileri

İ. Emre Işık kitaplarını, İ. Emre Işık sözleri ve alıntılarını, İ. Emre Işık yazarlarını, İ. Emre Işık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bourdieu
Bedenin güçlü olmasına şeklinden daha fazla dikkat eden işçi sınıfları, bu nedenle hem ucuz hem de besin değeri yüksek gıda­ya yönelir. Profesyonellerin oluşturduğu sınıflar ise lezzetli, sağ­lıklı, hafif ve şişmanlatmayan gıdaya yönelir. Beğeni, doğallaş­mış sınıf kültürüdür; cisimleşen bu sınıf kültürü, sınıfsal bedenin şekillenmesine yardımcı olur.
Reklam
Pierre Bourdieu: Habitus ve Beden
Habitus, sadece deneyimlerin algısını ve deneyimleri düzenle­yen ve yapılandıran bir yapı değildir. Ama o, ayrıca, yapılandırıl­mış bir yapıdır: Toplumsal dünyanın algılanmasını düzenleyen, mantıksal sınıflara ayırmanın kuralı, kendi içinde, toplumsal sı­nıflara bölünmenin içselleştirilmesinin ürünüdür.
Toplumun ve kişiler arası ilişkilerin dönüşümüne uymak için bireyin dış görünümü de ayrıca yeniden biçimlenir.Bireyin davranış ve kişilik yapısı değiştikçe diğer bireyleri değerlendirme­deki usulleri de değişmektedir. Öteki bireylerin imajı nüans ola­rak zenginleşir, anlık duygulardan bağımsızlaşır ve bunlar psikolojik hale gelirler.
Nietzsche
Bilimin idealleri bile derinden, ama aynı zamanda bilinçsizce dekadansdan etkilenmiştir; sosyolojimiz tümü bunun ispatıdır... O, yalnızca toplumun çürümesinin biçimini bilir ve kaçınılmaz olarak, sosyolojik yorumların normları için, çürümenin kendine ait içgüdüsünü alır.
Nietzsche
Mutlak çözüm. - Akla inanırız; fakat bu gri kavramların felsefe­sidir. Dil, en naif önyargılara bağlıdır. Yalnızca dil biçiminde düşündüğümüzden ve bu nedenle "aklın" "ebedi doğruluğuna" inanmamızdan şeylerin içinde ahenksizlik ve sorunlar görür olduk. Dilin sınırı altında eylemeyi reddettiğimiz zaman, düşünmeyi de terk ederiz; bu sınırın bir limit olduğundan şüphelenmeye ancak ulaştık. Rasyonel, düşünce kenara atamayacağımız bir şemaya göre yo­rumlamadır.
Reklam
Duyumsama olmaksızın hiçbir nesne bize verilmez, anlama ol­maksızın hiçbir nesne düşünülemez. İçeriksiz düşünceler boştur ve kavramlar olmaksızın sezgiler kördür. Kant
Nokta
Kadın yaşamını erkeğin eksiklik bankasına yatırmamalıdır! Cixous
Ka­dının libidosu, Cixous'a göre,·'bazılarının düşündüğünden çok daha fazla kökten siyasi ve sosyal değişim etkileri üretebilecek kapasitededir.
O Kadın ki;
Kadın yazmalıdır,bedenleri gibi, şiddetle uzaklaştırıldıkları yazıya kendini taşıma­lıdır. O kadın ki, 'kadınları kendi duyularına, tarihteki anlamına getirecek', ev­rensel öznedir.
Reklam
'Kişisel olan politiktir'
Feminist hare­ketin içinde yer alan kadınlar daha önce bireysel olarak algıladıkları şeylerin zamanla toplumsal ve siyasal sorunlar olduğunun farkına varmışlardır.
Kadının tarih dışı kimliği
Kadının erkekten daha güçsüz olarak algılanmasının en temel nedenlerinden biri fiziki olanın dışında, usunu erkek kadar kulla­namayacağını iddia eden önyargıdır. Yani dilimize yerleştiği şek­liyle kadın 'saçı uzun aklı kısa' alandır. Aklın her şey olduğu gü­nümüz dünyasında, bu değer yargısından hareketle, kadının ikin­cilliği aklını kullanamaz olduğu iddiasından kaynaklanır. Bu de­ğer yargısından dolayı, Simon de Beauvoir'a göre, kadın tarihin oluşumuna katılmamıştır, çünkü aşkın olan ve bu aşkınlık nede­niyle, tarihin de yapıcısı olan erkektir.Gerçekten de kadın, usunu kullanamadığından tarihin oluşumuna katılmamış bir ko­numda görünür. Ona göre, bu güçsüzlük tabusunun nedeni, bi­ yolojide yatmaktadır. Çünkü kadının tarihin dışında kalan kimli­ği, yapma bir kimliktir. Erkeğin aşkınlığı ve akılcılığının kaynağı da biyolojik olanda aranmalıdır.
“Erkeksiz hayat ile kadının kendi cinselliğine sahip olması" lezbiyen feminizmi destekleyen bir Iogos'u sunar gibi durmaktadır. "Kadının hedefinin erkeğin yerini almak olması" önermesi ise radikal feminizmi destekler.
184 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Aşırı cemaatçilik ile aşırı bireycilik ve ego tatmini arasında geleneksellikten post-modernliğe geçiş süreci yaşanan Türkiye'de bedenin bu kadar öne çıkmasıyla bireyleşme arasındaki bağlar, beden sosyolojisi konusunu şiddetli bir şekilde gündeme çağırmaktaydı. Foucault'nun 1960'lı yıllarda başlayan çalışmaları, bu anlamda Batı'nın gelişme sürecinde önemli bir atlama tahtası olarak belleklerimizde yer etmektedir. 1980'li yıllarda özellikle Fransız yapısalcılık sonrası tartışmalarından kaynaklanan bir akım beden sosyolojisi üzerine çalışmalara ivme kazandırmıştır. Emre Işık öznenin oluşumundan beden sosyolojisine giden yolda üç Fransız feministin üzerinde durur. Cixious, Irigaray ve Kristeva. Burada Saussure sonrası ortaya çıkan ve yapısalcılık ve göstergebilim kanatlarında gelişen bir söylemin tekilliği ile karşı karşıya geliriz.
Beden ve Toplum Kuramı
Beden ve Toplum Kuramıİ. Emre Işık · Bağlam Yayıncılık · 199814 okunma
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.