"Bir veli için gayba ait işleri keşfetmesi, böylece kötü olaylardan sakınması ve faydalı şeyleri ele geçirmesi şart degildir.
-Çünkü bu durum Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] için bile olmamışken, veli için nasıl olur?
-Bilakis veli, halkın başına gelen ilahi tecellilerle yüz yüze gelir; onların başına gelen velinin de başına gelir.
-Evet, veli de kaderin acı tatlı tecellileriyle yüz yüze gelir, fakat velinin iç alemi başına gelen tecellilere karşı kızmaktan veya rahmetten ümidini kesmekten korunmuştur.
-Veli, başına gelen her şeyi rıza ve teslimiyetle karşılar.
-Kim velide gaybı bilmeyi ve hiçbir sıkıntıya düşmemeyi şart görürse o kimse, zamanındaki velilerin bereketinden mahrum kalır.
En dogrusunu Allah Teala bilir."
~
Bir zat, kırk yıl Harem’de (Mekke’de) kaldı. Sürekli, “Lebbeyk, buyur Allahım sana geldim!” diyordu; gizli bir ses ona, “Senin için huzurumuzda buyur yok, sana saadet de yok; senin haccın reddedilmiştir!” karşılığı veriyordu. O da sürekli, “Sana geldim Ya Rabb’i” diye telbiyeye devam ediyordu. Kendisine, bu halinin sebebi sorulunca şöyle dedi:
“Burası O’nun kapısıdır; ondan başka bir kapı yok ki ona yöneleyim (ölene kadar O’na yalvarmaya devam edeceğim)” dedi. Bunu üzerine Cenâb-ı Hak onu kabul ederek, “Buyur kulum, huzurumuzda kabul gördün!” dedi, duasına karşılık verdi.
| Bahrü’l-Medid fî Tefsiri’l-Kur’âni’l-Mecîd -
Ahmed