LÁSZLÓ KRASZNAHORKAI, 1954’te Macaristan’ın Gyula kentinde doğdu. Budapeşte’de dil ve edebiyat, ardından hukuk eğitimi aldı. 1985’te basılan ilk eseri Şeytan Tangosu, Béla Tarr’ın yedi buçuk saatlik siyah beyaz filmiyle (1994) sinema tarihine de geçti. Ertesi yıl Kegyelmi viszonyok öyküsü yayımlandı. Sovyet Bloku’nun çöküşünde ülke dışındaydı. Dönem dönem çeşitli ülkelerde yaşadı. Moğolistan ve Çin’de yaşadıklarını Az urgai fogoly (1992) ve Rombolás és bánat az Ég alatt (2004) kitaplarında sorguladı. A Theseus-Altalanos (1993), Savaş ve Savaş (1999), Az ellenállás melankóliája (1999), Északról hegy, Délrl tó, Nyugatról utak, Keletrl folyo (2003), Seiobo jart odalent (2008), Az utolsó farkas ve nesir-resim kolajı Állatvanbent (2010,Max Neumann’la birlikte) eserlerine imza attı. Yazarın ayrıca senaryo çalışmaları da var.
...yaşadığımız her anın, dönmekte olan Dünya'nın gündoğumları ve geceleri, dalgalanan kışları ve yazları boyunca, gezegenler ve yıldızlar arasında bir geçit töreni olduğunu da sonunda kavrayacaktı.
O parlak Mersedez'lerle sepet yüküyle parayı nerden buluyolar hiç bilmiyom!
Ama ben sana diyom, bak hele. Çalıyolar, çırpıyolar, öyle!
Bu yalan dünyada Tanrı'nın lafı geçmiyo!…
... ancak dünyanın sonu gelse de, aslında o sonun hiçbir yerde bulunmadığını, orta noktasının da olmadığını, bizim kalbi atan milyarların arasında sadece var olduğumuzu ve yol gösterici reflekslerimizle sadece bütüne katkı sağladığımızı gördü...
Artık biliyordu ki "ne Tanrı, ne de cehennem" vardı ve gerçekte var olanların ötesinde bir şeye referans verilemeyeceğini, verilse bile bunun iyiliğin değil, ancak kötülüğün açıklaması olabileceğini, bu nedenle de "ne kötülüğün ne de iyiliğin var olabileceği"ni, dünyayı idare edenin bambaşka bir kanun, güçlünün kanunu olduğunu ve "güçlü olanın ötesinde, o an artık başka bir şeyin geçerli olamayacağı"nı da gayet iyi anlamıştı.
“Korkularımızda ve umutsuzluklarımızda gerçek nesneyi bulamadık. Böylece karşılaştığımız her şeye vahşice, nefretle saldırdık.”
🎬 Karanlık Armoniler — Bela Tarr
Metaforlarla dolu, müthiş bir roman Şeytan Tangosu. Macar yazar Krasznahorkai’nin 1985’te kaleme aldığı ilk romanı. Kitap, ‘site’ olarak adlandırılan, siyasi yönetimi çökmüş bir köyde, toplum olarak işlevini yitirmiş, kendini hareketsizliğe ve yozlaşmaya teslim etmiş bir grup insanı konu alıyor. Başlangıçta, Tatar Çölü’nü anımsatan şekilde,
Macar yazar László Krasznahorkai’nin başyapıtı olarak Şeytan Tangosu anılıyor genelde, ki benim de bayıldığım bir romandır, ama Savaş ve Savaş’ın da hiç ondan aşağı kalır bir roman olmadığını düşünüyorum.
Savaş ve Savaş’ta, Macaristan’ın küçük bir yerleşim yerinde, arşivcilik yapan ve hayatı, dünyayı, tarihi sorgulamalarında biraz uç noktalarda,
Yaşamın anlamı, insan mutluluğunda saklıdır ve mutluluk kişisel bir olgudur. Çünkü her birey, etrafındaki olayları, nesneleri, kişileri gerçeğe uygun olduğu için değil de, kendileri için tasarladıkları anlama göre algılar, yorumlar. Birey tarafından yorumlanmış gerçek saf değildir ve kesin doğru olmadığı için de yanılgılarla doludur. Her birimizin