Karantina her inançtan insana dünyanın bizzat cennetin ta kendisi olduğunu öğretiyormuş meğer ! Sağlıklı ve güvendeyken, işler ve ilişkiler iyi gitmediğinde dünyayı cehenneme benzetip, mutsuz olmak ne büyük şımarıklıkmış meğer !
Bir insan sevdiği şehri, artık orada eskisi gibi huzurlu ve severek yaşayamadığı, yani: sesinin duyulmadığı, hor görüldüğü, istenmediği için çok üzülerek terk eder. Bir insan çok sevdiğini terk etmez, o aslında terk ettirilmiştir.
Sayfa 70 - Karantina İstanbul, Buket UzunerKitabı okudu
"Sözcüklerle çoğalmak,yeniden doğmak gibi bir duygu bu...Başka kitaplardaki insanlara ya da hayatımın bana yön veren hikaye ve kahramanlarına zaman zaman benzemeyi istemek benim suçum değildi..."
'duvarların’ yabancısı değildim... Bu ‘duvarlar’ benim duvarlarımdı... Benim duvarlarım.. ‘Dilimde’, yeniden bulmak istediğim, ‘dilimde’ anlatmayı düşlediğim duvarlarım... O tedirginlik böyle açıklanabilirdi, o yanlış adım atma korkusu bu duvarlar tarihinde aranabilirdi belki de... O korku o duvarlarda gizliydi...
Ayrıldığınız, ayrılık pişmanlığını dile getirdiğiniz sevgili, tüm ısrarlarınıza rağmen size dönmek istemezse, tüm çağrılarınızı duymazlıktan gelerek size bir daha gelmez, duyduğunuz korkuları bile bile bir başkasına, üstelik sizi seyircisi kılarak gider, sonra da gittiği o sevgilide mutluluğu bulamazsa neler hissedersiniz?.. Bu durumdan için için bir sevinç duyarsınız, değil mi?.. Kolay kolay itiraf edemeyeceğiniz insanî gerçeklerinizden biridir bu bence. Üstelik bu sevinci duyarken, oyununuzu gerektiği gibi oynamak için, dışarıya ne kadar büyük bir üzüntü duyduğunuzu da gösterirsiniz. Maskeniz olgun bir insan maskesidir bu kez. Raflardaki maskeler arasında, size, o sahnede, en çok yakışacak maskedir bu... Sinsi zaferinizin tadını çıkarırsınız...