Mustafa Kirenci sözleri ve alıntılarını, Mustafa Kirenci kitap alıntılarını, Mustafa Kirenci en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- Ya Resulullah, siz niçin ağlıyorsunuz? diye sordu.
Peygamber de:
- Ben, ümmetim için ağlıyorum. Acaba benden sonra onların hali nasıl olur? diye düşünüyorum… diye buyurdu.
İnsandan tanrı olmaz, kanma gafil sözüne,
Yalan söz diyenlerin bakılır mı yüzüne?
Tanrı perde çekmiştir cahillerin gözüne,
Gelin hak yola girin, yazık olacak size!
Diriliş öğretisinde yer alan merkezi kavramların farkına varmak, Sezai Karakoç'un eserlerini, dayandığı entelektüel geleneğin ışığında okumakla mümkündür. Düşünce dünyamızın yüz akı olan bu eserler, muhataplarını belli bir literatürün yeniden okunuşuna çağırıyor ve bu çağrıya katılanlar diriliş öğretisinin dayandığı muazzam kütüphanenin bir kez
Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın
(Bu şiirdeki) Karların sıcak sıcak, saçlara değmesi de sapmadır. Sapmaları bilinçdışının başka deyişle vecdin dili olarak değerlendirmek gerekir. Bu dil sezgiseldir, yani duyusal algılamanın sınırlarını aşar ve mantık ile kavranan reel dünyanın kurallarını yıkar. Dil doğa ve nesnelerle bağlarını koparır. İlk üç mısra bu şiiri anlamanın bedeli fakat aynı zamanda ödülüdür. Çünkü “Benim bu şiirimi anlayacaksın" mısraı imgenin vaat ettiği dünyaya nüfuz etmeyi iktiza eder. Bu bedel ödenirse şiir anlaşılmış ve kardaki sıcaklığın kimyası bulunmuş olur. “Saf yaratış” zaviyesinden sıcağın soğuktan, akın karadan varlığın yokluktan farkı yoktur. Affetmek de intikam olabilir... Kar yapayalnız bir insanı Allah ile buluşturan sıcak ürpertilerdir.
Selami Ece, Kahramanmaraş'ta Sezai Karakoç'la Kırk Saat Sempozyumu “Sezai Karakoç'un Şiirleri” konulu inceleme tahlil yarışması ikincisi. 2 Nisan 2006.
Bir Bunalım Çağında Toplum Fesefeleri isimli eserinin girişinde Sorokin'in düşüncelerine kulak verecek olursak:
“Normal zamanlarda bile, en azından birkaç düşünür ya da bilgin, insanın kaderi —belirli bir toplumun nereden gelip nereye gittiği, nasılı ve niçini- üstüne kafa yorar. Ciddi bunalım anlarında ise, bu sorunlar birdenbire, teorik
Monna Rasa'daki aşk teması, Leyla ile Mecnun gibi İslâm medeniyetinin klâsik aşk hikâyeleriyle büyük ölçüde örtüşür. Monna Rosa'daki önemli farklılık, baştan sona vuslatın imkânsızlığının bilincinde olmaktır. Bu sebeple Monna Rosa'da sevgiliye kavuşma çabası değil, sevgiliyle konuşma, kendini sevgiliye açma çabası vardır...
Batı medeniyetinin